Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen bayramlaşma programında konuştu
AK Parti İstanbul İl Başkanlığının bayramlaşma programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arakan’la ilgili İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olarak, üç gündür devlet başkanlarını arıyorum, BM Genel Sekreteri’ni de aradım. Onlarla konuştum ve bütün bu görüşmelerimle birlikte bir duyarlılık istiyorum. 19 Eylül’den itibaren BM Genel Kurulu toplanıyor. Orada bunları çok daha farklı bir şekilde dile getireceğiz ve BM Genel Kurulu’ndan tüm dünyaya bunu haykıracağız” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Teşkilatı tarafından düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. İstanbul Haliç Kongre Merkezinde gerçekleşen törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“KURBAN BAYRAMI, TÜM İSLAM ÂLEMİ VE İNSANLIK İÇİN MÜBAREK OLSUN”
Törene katılanların Kurban Bayramını kutlayarak; bayramın tüm İstanbul, Türkiye, İslam âlemi ve insanlık için mübarek olmasını, kesilen kurbanların makbul, hac farizasını yerine getirenlerin ibadetlerinin de kabul olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi bir kez daha Kurban Bayramının bereketiyle, neşesiyle, huzuruyla buluşturan Allah’a hamd ediyorum. Bu mübarek günlerin, sizlerle birlikte aileleriniz, milletimiz, İslam âlemi ve tüm insanlık için huzura, esenliğe, kurtuluşa, kardeşliğe vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum” dedi.
Türkiye’nin ve milletin bayramı huzur içinde yaşayabilmesi için vazife başında bulunan güvenlik görevlilerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm şehitlerine Allah’tan rahmet, gazilere sağlık ve afiyet temennisinde bulundu.
“ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ ARASINDA AYRIMCILIK FİTNESİ ÇIKARTMAYA ÇALIŞANLAR VAR”
Son günlerde, şehitler ve gaziler arasında ayrımcılık fitnesi çıkartmaya çalışanlar olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te ordusunun başına geçtiği 26 Ağustos 1071’den bugüne kadar, ülkesi ve milleti için, bir gül bahçesine girer gibi toprağa düşen her şehidimizin, bu yolda ölümü göze alan her gazimizin bizim gönlümüzde ayrı bir yeri vardır” dedi ve ülkenin her karış toprağının onların hatıralarıyla dolu olan tüm şehitlere ve gazilere bu duygularla yaklaştıklarını söyledi.
15 Temmuz konusundaki hassasiyetinin, Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana milletin bağımsızlığına ve geleceğine yapılan en büyük saldırı olması sebebiyle olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ ihanet çetesinin gerçekleştirdiği bu saldırıyı, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle milletimizin tek vücut olarak önlemiş olması, tarihte eşine ender rastlanan bir cesaret ve başarı örneğidir. Bunun ötesinde, tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin bizim nazarımızdaki yeri aynıdır. Allah hepsinden razı olsun. Rabbim tüm şehitlerimizi Peygamber Efendimize komşu eylesin” diye ekledi.
“ANA MUHALEFETİN ÇANAKKALE’DE YAPTIĞI TOPLANTIDA NELERİN OLDUĞUNU GÖRDÜNÜZ”
Şehitlerle ilgili kimlerin ayrım yaptığının ve yapacağının belli olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte gördünüz, Çanakkale’de şehitlerimizin yattığı o topraklarda, malum ana muhalefet partisinin yaptığı toplantıda nelerin olduğunu gördünüz. Ayrımcılık işte onlarda var. Onlarda şehide saygı yok. Onlarda gaziye saygı yok. Onlar bu ülkede her zaman ne yazık ki bu anlayışla yürüdüler” dedi. İlgili çevrelerin şehadet ve şüheda anlayışlarının olmadığını ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında “Bu yeni değil, bunların cemaziyülevveli de böyleydi. Bunlar değil miydi mescitlerimizi, camilerimizi ahıra çeviren? Ne yazık ki bunlar bütün vakıfnamelerde mevcut, delil olarak elimizde mevcut. Bunları iktidarımız döneminde binlerce vakıf eseri restore bizler ederken işte bunları gördük” değerlendirmesinde bulundu.
Ülkenin ve milletin birliği, beraberliği, güçlü olması, büyük olması için verdikleri kararlı mücadelenin, birilerini fena hâlde rahatsız ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim her fırsatta dile getirdiğimiz millet, bayrak, vatan ve devlet kavramlarını, güya enternasyonal yaklaşımlar üzerinden küçümsemeye çalışanların asıl gayesi, ülkemizin ve milletimizin çözülmesini sağlamaktır. Biz bu kavramlar etrafında toplandıkça ve saflarımızı sıklaştırdıkça, onların planları bozuluyor” görüşlerine yer verdi.
“TERÖR ÖRGÜTLERİ ELİYLE KURULAN TUZAKLARI BİRER BİRER BOZUYORUZ”
“Dünyanın farklı bölgelerinde hep aynı oyunları oynayıp, ülkeleri böldüler, milletleri parçaladılar ve herkesi kendilerine mahkûm ettiler. Türkiye, devleti ve milletiyle bu oyuna düşmeyi reddettiği için ellerindeki tüm imkânlarla üzerimize geliyorlar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘tek millet, tek bayrak, tek devlet ve tek millet’ vurgusunda bulundu ve “İşte onları rahatsız eden bu. Zira paralel devlet dediler tutmadı, paralel yapı dediler tutmadı, Anadolu’yu bölmek dediler, tutmadı. Tutmayacak, bunu böyle bilesiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ülkemiz içinde terör örgütleri eliyle kurdukları tuzakları birer birer bozuyoruz, bozacağız. Suriye’de ve Irak’ta sahnelenen senaryoyu çökertmek için elimizden geleni yapıyoruz. Balkanlarda, Kafkasya’da, Körfez bölgesinde de bu oyunlara rıza göstermeyeceğiz. Hatta Arakan gibi, mesafe olarak bize uzak gözükse de, aslında benzer bir senaryonun tatbik edilmeye çalışıldığı coğrafyalarda da mücadelemizi sürdüreceğiz.”
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olarak üç gündür Arakan’la ilgili devlet başkanlarını ve BM Genel Sekreteri’ni aradığını; bölgede yaşananlara ilişkin bir duyarlılık oluşturmaya çalıştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Eylül’den itibaren başlayacak BM Genel Kurulu’nda Arakan’ı çok daha farklı bir şekilde dile getireceğini, yaşanan zulmü tüm dünyaya haykıracağını, ikili görüşmelerde konuyu ele alacaklarını açıkladı ve “Kimse konuşmasa da biz konuşacağız” dedi.
“ARAKAN, GÖNÜL DÜNYAMIZIN SINIRLARI İÇİNDEDİR”
Zaman zaman kimi medya organlarında ve sosyal medyada ‘Arakan’ın bizimle ne ilgisi var, bu işe niye karışıyoruz?’ şeklinde serzenişlerde bulunulduğuna şahit olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tür ifadeleri dile getirenler, her şeyden önce, tarihlerini bilmiyorlar, ecdatlarını tanımıyorlar. Bu çevreler, bizim Myanmar’da şehitliğimiz olduğunun dahi farkında değiller. Evet, belki Arakan bize coğrafi olarak uzaktır. Ama tıpkı Pakistan gibi, tıpkı Hindistan gibi, tıpkı bölgedeki pek çok başka yer gibi, orası da gönül dünyamızın sınırları içindedir” ifadelerini kullandı.
Eski adıyla Burma, bugünkü adıyla Myanmar’ın, Çin ve Hindistan arasında önemli bir geçiş güzergâhı olması sebebiyle, her dönemde ilgi odağı olduğunu ve Arakan bölgesinin, asırlarca Müslüman devlet adamları tarafından yönetildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bangladeş ve Hindistan’la olan yakın ilişkisi sebebiyle, bölgede hüküm süren Türk devletlerinin de Arakan’la irtibatlı olduğunu ifade etti.
Bugün 1,5 milyonu vatandaşlık dâhil her türlü haktan mahrum şekilde Arakan’da ve 1,5 milyonu da çok zor şartlarda çevre ülkelerdeki kamplarda yaşayan 3 milyon Arakanlının kaldığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, katliamlar ve baskılar yanında, Arakan Müslümanlarının Myanmar’daki geçmişinin, tüm maddi unsurlarıyla da silinmeye çalışıldığını, geçmişinden kuşatılarak geleceği yok edilen mazlum bir toplumla karşı karşıya olunduğunu dile getirdi.
“KADİM İSLAM MEDENİYETİ YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Hayatlarını kurtarmak için çaldıkları tüm kapılar yüzlerine kapanan Arakanlıların, radikal terör örgütlerine yönelmelerinin adeta teşvik edilmesinin ayrıca düşünülmesi gereken bir durum olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün ‘terör’ damgası, Müslümanlara yönelik tüm katliamları, baskıları, zulümleri meşrulaştıran bir istismar aracı hâline gelmiştir. DEAŞ’tan Boko Haram’a kadar, arkası karanlık, kimler tarafından organize edildiği, silahlandırıldığı, yönlendirildiği, önlerinin açıldığı meçhul olan nice örgütler eliyle kadim İslam medeniyeti yok edilmeye çalışılıyor. Arakan da yapılmaya çalışılan da aynısıdır. İnşallah bu kanlı oyun Arakan’da bozulacaktır” şeklinde konuştu.
“TÜM DÜNYANIN YAPTIĞI GİBİ ARAKANLI KARDEŞLERİMİZE SIRTIMIZI DÖNEMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2. Abdülhamit’in Hicaz Demiryolu inşaatını başlattığında, Arakan Müslümanlarının kendi aralarında yardım toplayıp, Osmanlı’ya gönderdiğini ve Sultan Abdülhamit’in de madalyalar göndererek, Arakan Müslümanlarını taltif ettiğini hatırlattı ve şunları ekledi: “1912 yılındaki Balkan Savaşları sırasında, Arakan Müslümanları bizim için bir kez daha seferber olmuşlardır. Hindistan Müslümanlarının çıkardığı bir gazeteye ilan veren Arakanlı kardeşlerimiz, Balkan faciasını yaşayan ordumuza şu ifadelerle yardım çağrısı yapıyorlardı: ‘Birçok yaralı Türk sahipsiz yatıyor; Müslümanları açlığa ve ölüme terk etmeyin.’ Bir asır önce bizim açlığa ve ölüme terk edilmemize gönülleri rıza göstermeyen Arakanlı kardeşlerimizin, bugün kendileri aynı durumdadır. Yokluk ve yoksulluk içinde yaşadıkları o günlerde, kendi aralarında topladıkları 35 bin altını, çeşitli yollarla bize gönderen bu kardeşlerimize, tüm dünyanın yaptığı gibi biz sırtımızı dönemeyiz, bu da böyle bilinmeli.”
Edirne’nin düşman işgalinden kurtarılması üzerine, Arakan Müslümanlarının temsilcilerinden Ahmet Molla Efendi’nin, Osmanlı’nın bölgedeki konsolosluğuna gönderdiği mektupta, ‘Bütün Türk dindaşlarımı, Edirne ile kaybedilen diğer toprakları şanlı bir şekilde geri alarak, Osmanlılık şerefini yücelttikleri için tebrik ediyorum. Her gün mescitlerde yeni zaferler kazanmanız için dua ediyoruz.’ dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim için işte böylesine ulvi duygular besleyen, dualarını eksik etmeyen Arakan Müslümanlarını, biz de bugün yalnız bırakmayacağız. Bizim bu mazlumlara, sadece insanlık değil, aynı zamanda vefa borcumuz var” sözlerine yer verdi.
“SOYKIRIMA GÖZ YUMANLARIN HEPSİ YAPILAN KATLİAMA ORTAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Arakan’daki sorunun, küresel güç mücadelelerinin bir tezahürü olduğunun gayet iyi farkındayız. Bölgenin stratejik önemi sebebiyle, Myanmar Devletini yanlarına almak isteyen güçlerin hiçbiri de, bu insanlık suçunu durdurma konusunda caydırıcı adımlar atmıyor. Orada bir soykırım var. Buna karşı sessiz duruyorlar. Sadece Arakan Müslümanları değil, diğer etnik ve dini gruplar da çok ciddi baskı altındadır. Demokrasi maskesi altında yürütülen bu soykırıma göz yumanların hepsi de yapılan katliama ortaktır. Bu insanlara, ormanda yolunu şaşırmış bir ceylan, bahçeye düşmüş kanadı kırık bir kuş, denizde zıpkın yemiş bir balık kadar değer vermeyen, ilgi göstermeyen dünya medyası da yaşanan katliamın ortağıdır. Arakan’da yarım asır önce 4 milyon olan Müslüman sayısını, katliamlar ve baskılarla üçte birine indiren uygulamalara İslam dünyasının sessiz kalmış olması ise ayrı bir dramdır. Türkiye olarak biz bu konudaki hassasiyetimizi dile getiriyor, uluslararası mekanizmaları harekete geçirmeye çalışıyor, bölgede insani yardım faaliyetleri yürütüyoruz.”
Bu katliamlara, İslam dünyası bir bütün olarak tepki vermediği için, gösterdikleri çabalardan yeterli neticeyi çoğu defa alamadıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu meselenin takipçisi olacak, Arakanlı Müslümanlara hem insanlık borcumuzu ödeyecek, hem de Türk Milleti olarak tarihten gelen vefamızı göstereceğiz. İmkân bulduğumuz yere kadar elimizle, buna gücümüz yetmediğinde dilimizle ve mutlaka kalbimizle kötülüğe karşı mücadele edeceğiz” açıklamasını yaptı.
“ÜLKEMİZDEKİ TERÖR SALDIRILARI İLE SURİYE VE IRAK’TAKİ GELİŞMELERİN HEPSİ AYNI AMACA YÖNELİK”
Tüm bu yaşananların Türkiye’nin ve Türk milletinin güçlü olmak, bu ülkenin 80 milyonunun bir ve beraber olmak zorunda olduğunu gösterdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye ve Irak başta olmak üzere, bölgemizdeki gelişmeler karşısındaki mücadelemizi, hem bilfiil sahada yer alarak, hem de siyasi ve diplomatik duruşumuzla sürdürmek zorundayız. Şu gerçeği asla unutmamalıyız: Ülkemizin herhangi bir şehrinde patlayan, herhangi bir terör örgütünün bombası veya saldırısı ile Suriye ve Irak’taki gelişmelerin hiçbir farkı yoktur. Hepsi de aynı amaca yöneliktir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemizi hedef alan ve hiçbir mantıklı izahı, açıklaması, gerekçesi olmayan siyasi veya ekonomik bir ithamla, Suriye ve Irak’ta atılan adımlar arasında yakın ilişki vardır. Bunların da hepsi aynı amaca yöneliktir. Aynı irtibatı, Balkanlardan Orta Doğu’ya kadar, bizim gönül coğrafyamızın her yerindeki gelişmelerle kurmak mümkündür. Ya tüm gücümüzle bu mücadeleyi verecek ve gelecek bir asırdaki yol haritamızı netleştireceğiz, ya da teslim olup başımıza geleceklere razı olacağız. Teslim olmak var mı? Ya öleceğiz, ya olacağız, hedef bu olmalı. Burada hiçbir arkadaşım da inanıyorum ki teslim olmaz. Böyle zillete rıza göstermenin Türk Milletinin fıtratında bulunmadığını, Müslümanın fıtratında bulunmadığını, tarihinde böyle bir utancın vaki olmadığını da çok iyi biliyorum.”
Siyasi ve diplomatik güçle, askerî güçle, ekonomik güçle mücadele edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendimizle birlikte dostlarımız ve kardeşlerimiz için de mücadele edeceğiz. Mücadele ve sabır bizim sorumluluğumuzdadır, zafer ise Allah’a aittir. La galibe illallah” dedi.