Öyle Bir Sistem Oturtalım ki Ülkemiz Gerçekten İstikrar ve Güveni Yakalasın
Kanal 7 ve Ülke TV ortak canlı yayınında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemde Cumhurbaşkanının yetkilerine ilişkin, “Tayyip Erdoğan olarak benim böyle bir derdim olması mümkün değil. Bir defa biz beş yılda bir seçim yapıyor muyuz? Beş yılda bir seçimin yapıldığı bir yerde, bir insan kendisi için böyle bir şeyi isteme lüksüne sahip olabilir mi?” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ülke TV ve Kanal 7 televizyon kanallarının ortak yayınına konuk oldu. Mabeyn Köşkü’nde gerçekleştirilen yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Acet’in sorularını cevaplayarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’de geçen gün hastane açtıklarını hatırlatarak, “Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu’nun o meşhur SSK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemdeki hastanelerin hâlini biliyorsunuz. Ne durumdaydı o hastaneler? Ne rezil hastanelerdi. Onlar çağdaş hastaneler miydi? ‘Hayır’ eğiliminde olan vatandaşlarımdan bunun bir muhasebesini yapmalarını istiyorum” dedi.
Yayında, daha sonra 1998 yılında gazeteci Savaş Ay’ın yaptığı programda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemdeki hastanelerin durumu ekrana getirildi.
“GENSORULARLA KATLEDİLEN BİR YASAMA ORGANI VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neden bu işe koyuldunuz? Bu anayasa değişikliğini, Tayyip Erdoğan olarak kendiniz için mi yetkilerinizi arttırmak için mi istiyorsunuz?” sorusuna, “Tayyip Erdoğan olarak benim böyle bir derdim olması mümkün değil. Bir defa biz beş yılda bir seçim yapıyor muyuz? Beş yılda bir seçimin yapıldığı bir yerde bir insan kendisi için böyle bir şeyi isteme lüksüne sahip olabilir mi? Çünkü şu andaki yapıda bile 5+5 değil mi? Tekrar aday olabilirseniz ve seçilirseniz. Dolayısıyla bunun nihai süresi nedir? 10 yıl. 10 yıl sonra ne olacak? Her şey bitmiş olacak. Geç onu bir tarafa biz faniyiz. Fani olan bir insanın kalkıp da kendisi için böyle bir şey yapıyor olması bile aslında bizim değerler silsilemize terstir. Bizim derdimiz, bu ülkede öyle bir sistem oturtalım ki bu sistemle ülkemiz gerçekten istikrar ve güveni yakalasın. İstikrar ve güvenle birlikte oturtulan bu sistem üzerinde Türkiye bu yükselişini devam ettirsin. Çünkü şu anki sistem çalıştırmıyor. Örneğin, parlamento çalıştırmıyor. Gensorularla katledilen bir yasama organı var. Biz bundan bir defa yasama organını, yürütmeyi kurtaralım istiyoruz” cevabını verdi.
Türkiye’de yerel yönetimler ve hükûmet etme sistemlerinin bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut yerel yönetimler sisteminin, hükûmet etme sisteminden çok daha verimli, çok daha faydalı olduğunu kaydetti.
“SEÇİMİN OLDUĞU YERDE TEK ADAM OLUR MU?”
‘Tek adam’ eleştirilerinin hedef saptırma olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçimin olduğu yerde tek adam olur mu?” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortada bir seçim ve sandık olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Kaldı ki bu sadece Türkiye’ye ait bir şey değil ki. Dünyanın en gelişmiş ülkelerine bak, bunların bir çoğunda başkanlık sistemi var. G-20 ülkelerinin 7 tanesinde var. G-20’nin dışında olan ülkelerin bir çoğunda bu var. Dolayısıyla bir yerde seçim varsa, sandık varsa, o da demokrasidir. Kaldı ki burada Cumhurbaşkanı tek adam değil, cumhurbaşkanının yanında yardımcıları var. Kabinesi var mı var”
”Yasama organı burada atılıyor veya yasama organı devreden çıkarılıyor. Böyle bir şey söz konusu değil, yetkileri alınıyor, söz konusu değil, hepsi yalan. Önümde benim bu konu ile ilgili vereceğim örnekler var. Mesela, cumhurbaşkanının şu an ihanet-i vataniye dışında yüce divana gitme diye bir durumu yok, sorumlulukta. Ne var? Şu anda kişisel suçlarda da cumhurbaşkanını parlamento yüce divana gönderir mi? Gönderir, yeni sistemde. Bakın böyle bir yetki var. Bakın bu ne demektir? Tek adamı sarsıyor bu. Çok ciddi bir denetleme getiriyor ve tek adamı alt üst eder. Yeter ki o oranları tuttursun, tutturduğu anda kişisel suçlardan dolayı da Cumhurbaşkanını yüce divana gönderir.
“FESİH DİYE BİR ŞEY YOK, YENİLEME DİYEBİLİRİZ”
Seçimlerin uzlaşmayı gerektireceğini ve AK Parti çoğunluğuyla bunun sağlanamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Muhakkak yanına bir parti almış olacak, beraberce bir uzlaşma zeminini yapacaklar. Sonra mesela burada en önemli alımlardan bir tanesi, parlamento özellikle süreç içinde mesela seçimleri yenileyebilme noktasında böyle bir hedefi şansı var ama bunu yaparken tabii bir şey var. Yani Meclis yenilenirken, aynı şekilde cumhurbaşkanlığı da yenileniyor. İkisi aynı anda olacak bir şey. Yani birisinin olup, birisinin olmaması diye bir şey yok. Fesih diye bir şey yok, yenileme diyebiliriz, böyle bir şey var. Bu da tabii aynı anda, bir nevi erken seçim de denilebilir. 2 sandığın aynı anda gelmesi hem cumhurbaşkanlığı, hem Meclis. Yani ‘Cumhurbaşkanlığı fesh edebilir’ diyor. Edemez, böyle bir şey yok. Fesih diye bir mekanizma yok, ancak yenileme var. Şimdi bir cumhurbaşkanı durup dururken yani dertsiz başını derde sokar mı?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda güçlü bir sistem oturtursanız gelen kişi kim olursa olsun nereye uyacaktır? O sisteme uyacaktır. O sisteme uyacağı için de o oturmuş, ülkeyi uçurmayı sağlayan sistem, kişi de ona uyacağı için çok daha verimli bir şekilde, istikrar ve güven ortamında ülkenin kalkınmasını sağlayacaktır” diye konuştu.
“BU ÜLKEDE ‘EVET’ DİYENİ YUNAN’A BENZETEMEZSİN”
CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’un sözlerinin kabul edilemeyeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şey açık ve net ortada. Bir defa bu adam dört dörtlük cahil bir adam. Hiç mi hiç ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Bir defa bu ülkede ‘evet’ diyeni sen Yunan’a benzetemezsin. Biz bununla ilgili davayı açıyoruz zaten. Belki de arkadaşlar açtılar. Öyle peşi bırakılacak bir şey değil. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapması gereken, kesin ihraç istemiyle partisinden uzaklaştırmasıdır. İki de bir kalkıp ‘partimiz bizim Atatürk’ün partisidir, şöyledir böyledir.’ Sen Atatürk’ün partisinde nasıl bu ülkeyi bölme gayreti içerisinde olan insanları topluyorsun ya? Seni Samsun’a sokmazlar. Bu adamı Samsun’a sokmazlar. Hem de böyle bir yolculuğa çıkacaksın, Samsun’a geleceksin. Benim o Samsunlu kardeşlerim seni Samsun’a sokmaz, seni Amasya’ya sokmaz, seni kalkıp da oralardan Sakarya’ya giremezsin bile. İzmir’den dökecekmiş. Neyi döküyorsun ya?” ifadelerini kullandı.
KONTROLLÜ DARBE İDDİALARI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” iddialarını da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyden önce bunun çok çok iddialı bir ifade olduğunu anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kılıçdaroğlu 15 Temmuz gecesi İstanbul Havalimanı’na geldi, oradan geleyim bu işe geniş alayım. Saat 11.30’da falan 23.30’da oraya gelmiş. Ben tabii 01.30 gibi o civarlarda geldim ve bunu birkaç yerde söyleyince dün akşam kendisine bu da soruldu. Şu söylediği şey çok manidar. Diyor ki; ‘İşte cumhurbaşkanı bana haber verseydi ben de Yeşilköy’de olurdum.’ Ben genel bir çağrı yapmışım. Ben kalkıp tek tek herkesi arayacak hâlim olabilir mi? Siyasi tarihten de bihaber ve bu çağrıyı cumhurbaşkanı olarak, cumhurun başı olarak yapmışım ve ‘meydana’ demişim ve kendim de bulunduğum yerden bir an önce nasıl çıkacağım? Hangi istikamete gideceğim? Ankara’mı, İstanbul mu? Bir taraftan da Enerji Bakanımız Berat Bey’le bunları konuşuyoruz. Eşim, kızım, torunlarım bunlar da yanımızda ve hemen orada ‘bir dar kapsamlı bir basın toplantısı, basın açıklaması yapalım’ dedik. Tabii o yayınlanmadı. Ancak FaceTime ile yaptığımız çağrı karşılık buldu. Şimdi benden önce havalimanına iniyorsun. Orada binlerce, on binlerce kalabalığı görüyorsun. Niye oradan hemen Bakırköy Belediyesine, belediye başkanının evine gidiyorsun da sen, orada kalmıyorsun? Bir zamanlar ‘Türkiye’de darbe yapılacak olsa tankın üzerine ilk çıkacak olan benim’ diye biliyorsunuz sözleri vardı. Gereğini yapsaydın. Orada tanklar olduğunu da kabul ediyorsun. Sen de bir tankın üzerine çıksaydın. Şu andaki konumdan çok daha farklı yerde olurdun.”
Kılıçdaroğlu’nun “Eğer koruma müdürleri, benim koruma müdürlerimi arasaydı, bizi haberdar etseydiler, ben de gelirdim” sözlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu hâle bak ya. Yani böyle bir laubali bir yaklaşım tarzı olabilir mi? Ve bir taraftan da tabii olayı tutuyor şimdi, kontrollü bir darbe girişiminden bahsediyor. Yani eğer orada kalsaydı kendisi o gece. Tankları gördüğünde oradan kaçmayıp milletimizin arasına karışmış olsaydı, bu konuda konuşmaya hakkı olurdu ama kendisi kontrollü koltukta oturduğu için her şeyin böyle olduğunu sanıyor. Çünkü FETÖ’ye prim ödemesi lazım, bedel ödemesi lazım. Çünkü FETÖ’nün şu anda ortaya koyduğu bazı unsurlarla oraya geldi. Çünkü bu bir kaset genel başkanıdır. O kasetler olmasaydı bugün Kılıçdaroğlu diye birisi şu anda CHP’nin başında olmayacaktı. Ve 15 Temmuz darbesinin ne olduğunu gece izleyen, 29 gün boyunca ülkesini savunan milletimiz çok iyi biliyor” dedi.
“ANKETLERE BAKTIĞIMIZ ZAMAN ‘EVET CİDDİ MANADA TIRMANIŞTA”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hafta Rize ve Trabzon, arkasından Bursa, Balıkesir, mitinglerini gerçekleştirdiklerini, yarın da Hatay ve Adana’ya gideceğini belirterek, şöyle devam etti: “Dolayısıyla yaptırdığımız anketlere baktığımız zaman ‘evet’in ciddi manada tırmandığını ama benim hepsinden öte bir başka araştırma anlayışım vardır, meydanların dili… Meydanların diline baktığım zaman, meydanların dilini de çok çok olumlu görüyorum. Rize-Trabzon’da bunu gördüm, Samsun’da, Diyarbakır’da bunu gördüm, Balıkesir’de aynı şekilde bunu gördüm. Bugün acayip bir yağmur vardı. Bu yağmura rağmen Balıkesirli, son ana kadar oradan ayrılmamaya gayret gösterdi. Kuva-yi Milliye Meydanı full. Siyasi hayatımda Balıkesir Kuva-yi Milliye Meydanı’nda çok mitingler yaptım ama bugünkü gibi olanını hiç görmedim, yaşamadım. Bu çok muhteşemdi. Heyecan çok çok iyiydi. Dolayısıyla anketlere de baktığımız zaman bir şeyi gösteriyor. Bursa’da gördük, Balıkesir’de gördük. Hepsi bir şeyi veriyor. ‘Tamam’ diyor. İnşallah.”