Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Arkasında Yüzlerce Yıllık Birikim Var
Malatya’da toplu açılış töreninde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı sistemi meselesi basit bir tercihin veya şahsi bir ihtirasın ürünü değildir. Bunun arkasında yüzlerce yıllık bir birikim, çekilmiş acılar, yaşanmış tecrübeler vardır. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Türkiye’nin son çeyrek yüzyılı dahi bu ihtiyacı tüm açıklığıyla göstermeye yetecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya’da yapımı tamamlanan hizmet ve tesislerin toplu açılış törenine katıldı. Büyükşehir Belediyesi yanındaki meydanda düzenlenen törende; Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan ve bazı milletvekilleri de hazır bulundu.
“TÜRKİYE’Yİ DÜNYADA HAK ETTİĞİ YERE TAŞIMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ”
Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerine dünyayı dar eden kahraman Mehmetçiklerin gece-gündüz bu millet için, bu ülkenin istikbal ve istiklali için canlarını ortaya koyduğunu, kendilerinin de taş üstüne taş koymanın mücadelesini verdiklerini belirtti. “Türkiye’yi büyütmek, dünyada hak ettiği yere taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz, daha da çalışıyoruz. Uzak-yakın dememeden, zengin-fakir ayrımı gözetmeden dünyanın dört bir yanında bayrağımızı yükseltmenin yollarını arıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah güç ve ömür verdikçe, millet de desteğini, duasını esirgemedikçe bu uğurda çalışmaya devam edeceğini söyledi.
Açılışını yaptıkları ve toplam yatırım bedeli1 milyar 162 milyon lira olan hizmet ve tesislerin arasında; 160 derslik, iki pansiyon, iki spor salonu, atölye, konser salonu, fakülte binaları, spor tesisleri, 3 bin 387 konut, enerji iletim hatları, tünel ve bağlantı yolları, terminal, içme suyu, altyapı hizmetleri, parklar, köprüler, sosyal tesisler, mesire alanlarının bulunduğunu ve farklı sektörlerde 25 özel yatırımın yer aldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırımların şehre hayırlı olması temennisinde bulundu ve bunların hayata geçirilmesinde emeği bulunanları tebrik etti.
Millete hizmet etmenin, yatırım yapmanın gönül ve aşk işi olduğunu, dertli ve ülkeye âşık olmayanın bunları yapamayacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, inanç varsa imkân vardır. Çevrenize şöyle bir bakın, farklı insanların neler yaptıklarını, neleri başardıklarını siz de göreceksiniz. Türkiye’nin 2002 yılı Kasım ayından bu yana kat ettiği mesafe bunun en somut, en güzel örneğidir; 14 yıl önce nasıl bir Malatya vardı, nasıl bir Türkiye vardı, bugün nasıl bir Malatya var, nasıl bir Türkiye var” dedi.
“TÜRKİYE’Yİ KARANLIK GÜNLERİNDEN AYDINLIĞA ÇIKARTTIK”
14 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde kasasında 27,5 milyar doların olduğu Merkez Bankası’nın rezervinin 115-150 milyar dolara kadar çıktığını, IMF’e olan 23,5 milyar dolar borcun ödenip IMF’nin Türkiye’den borç istediğini, ihracatın 36 milyar dolardan 143 milyar dolara yükseldiğini, kişi başına düşen millî gelirin 3 bin 500 dolardan 11 bin doların üzerine çıktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Faiz harcamalarıyla halkının imiğini sıkan bir yönetim anlayışı vardı, bitti bunlar. Sağlık sistemi çökmüş, eğitim altyapısı zamanın gerisinde kalmış, pasaportunun, parasının değeri olmayan bir ülke vardı. Vatandaşına hizmet etmek yerine onunla kavga eden, yasakçılıktan başka bir şey bilmeyen bir devlet vardı. Kızlarının başörtüsüyle uğraşan bir devlet vardı, onları üniversitenin kapısından geri çeviren bir Türkiye vardı. İşte onlar şimdi hayırcı oldular, hayır diyorlar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kandil’den talimat geliyor, ne diyor Kandil? ‘Hayır diyeceksiniz’ diyor; duydunuz değil mi? ‘Hayır’ diyor onlar, ‘hayır.’ Şimdi Kandil ‘hayır’ diyor, Kandil’le beraber ‘hayır’ diyenler, onlarla aynı değil mi? Çünkü bizim değerler silsilesinde bir kutlu ifade var, ‘kişi sevdikleriyle beraberdir’ dolayısıyla, efendim, ne alakası var? Ne demek ne alakası var? Vaka bu, kılavuzu karga olanın; bir şey demiyorum, onlar bu. Biz diyoruz ki, hak tecelli edecek. 16 Nisan’da buna hazır mıyız? Vesayet odaklarının, millete ayar vermeye çalışanların, milletin sırtından para kazanmaya çalışmış bir avuç elitin gönlünü hoş tutmaktan başka mahareti olmayan bir sistem vardı, nereye elinizi atsanız orada büyük bir yıkımla, sorunlar yumağıyla karşılaşıyordunuz, biz böyle bir ülkeyi devraldık. 14 yıl boyunca hem inançla, cesaretle, hepsinden ötesi aşkla çalışarak Türkiye’yi o karanlık günlerinden aydınlığa çıkarttık. Bir taraftan Merkez Bankasının kasasını doldururken, diğer taraftan devletin borçlarını kapattık.”
“DEMOKRASİDE VE EKONOMİDE YAŞADIĞIMIZ KAYIPLARIN FATURASINI HEP MİLLETİMİZ ÖDEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, akıl, izan ve vicdan sahibi herkesin, Türkiye’nin 14 yılda her alanda yazdığı başarı hikâyesini takdir edip imrenerek baktığına; ancak birilerinin de hâlâ eski Türkiye’den bahsettiğine işaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar varsın konuşadursun, biz yeni Türkiye’yi, büyük Türkiye’yi, güçlü Türkiye’yi inşa etmenin çabası içindeyiz, milletimizle bu yolda emin adımlarla yürüyoruz” diye ekledi.
Ülke ve millet olarak bir yol ayrımında bulunulduğuna ve hep birlikte gerçeklerin tartışılıp ona göre de bir karar verilmesi gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye daha öncesinden başlayarak, ama özellikle Cumhuriyet tarihi boyunca hep bir yönetim sistemi tartışması yaşamıştır. Tek parti dönemini bir kenara bırakıyorum, çünkü orada milletin iradesi söz konusu değildir. O zaman ne vardı? CHP vardı hatırlayın. O dönemde, gençler, bilmeyebilirsiniz, bunu bilin çok önemli: Siyasi partinin CHP’nin il başkanı valiydi. Şimdi böyle bir şey konuşabilir miyiz? Bunlar bir de demokrasiyi konuşuyor. Bunların demokrasiyle filan alakası yok, asıl diktatör bunlar, bunlar bizim Cumhuriyet tarihimizi gölgelediler. Çok partili hayata geçtiğimiz dönemden itibaren belli aralıklar haricinde hep darbeyle, muhtırayla, siyasi çalkantılarla ekonomik krizler yaşadık, doğru mu? Bu yüzden İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik kalkınma yarışına benzer şartlarda başladığımız pek çok ülkenin gerisinde kaldık, doğru mu? Demokraside ve ekonomide yaşadığımız kayıpların faturasını hep milletimiz ödedi, sizler ödediniz. Son 14 yılda kavuştuğumuz istikrar ve güven ortamı yönetim sisteminin ürünü değil, milletimizin bize verdiği destekle sağladığımız istisnai bir dönemdir; doğru mu?
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik krizlerle, kavgayla, çekişmeyle dolu bir sistemle yoluna devam etme imkânı kalmamıştır, doğru mu? Türk ile Kürt’ün, Alevi’yle Sünni’nin birlikte yaşadığı, ülkemizin tüm farklılıklarını, tüm güzelliklerini bağrında toplayan şu Malatya o karanlık günlere dönme ihtimalini bile düşünmek istemez; doğru mu? Hamido gibi bir yiğidi teröre kurban veren, Ahmet Kaya gibi bir değeri yurt dışına gitmek zorunda kalan bu şehir bir daha aynı sıkıntıları yaşamamalıdır, doğru mu? Öyleyse yapılması gereken, ülkenin ihtiyaçlarına, milletin özlemlerine uygun bir yönetim sistemini getirmektir. Biz diyoruz ki, bu sistemin adı cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir.”
“TÜRKİYE’NİN SON İKİ BUÇUK YILDIR SAHİP OLDUĞU YÖNETİM BİÇİMİNİN BİR ÖRNEĞİ YOKTUR”
Milletin ihtiyaç ve arzusunun, güçlü bir yürütme organı ile kendi işine odaklanmış yasama ve yargı organlarından oluşan bir Türkiye olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malatya’nın evladı merhum Turgut Özal’ın hayali de işte böyle bir Türkiye’ydi, bunun için ülkenin yönetim sisteminin değişmesi gerektiğini hep söylerdi. Biz rahmetli Özal’ın hayalini gerçekleştirmek üzere yola çıktık” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanlığı sistemi meselesi basit bir tercihin veya şahsi bir ihtirasın ürünü değildir. Bunun arkasında yüzlerce yıllık bir birikim, çekilmiş acılar, yaşanmış tecrübeler vardır. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Türkiye’nin son çeyrek yüzyılı dahi bu ihtiyacı tüm açıklığıyla göstermeye yetecektir. Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz derler, biz aynı delikten iki değil, 20 defa ısırıldık, yine de bazıları gereken dersi çıkarmadı, çıkarmıyor. Anayasa değişikliğiyle bir daha istikrarsızlık, kriz, kavga deliğinden ısırılamamak için gereken adımı atıyoruz, daha doğrusu tamamlıyoruz. Ya ayakları ısırdılar ya, burun kırdılar, kafa göz yardılar; nerede oldu bu? Efendim, parlamenter demokrasi, işte orada oldu. Çünkü bu işin adımları da daha önce, ama bizim adım, şimdi bu attığımız adım, ilk adım, 2007 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanını seçme yetkisinin doğrudan halka verilmiş olmasıdır. İkinci adım, 2014 yılında doğrudan milletimizin oylarıyla Cumhurbaşkanlığına şahsımın getirilmesi olayıdır. Son adım da inşallah 16 Nisan’da oylanacak anayasa değişikliğidir. Türkiye’nin son iki buçuk yıldır sahip olduğu yönetim biçiminin bir ismi ve örneği yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde her ikisi de gücünü milletten alan ve yürütme üzerinde geniş yetkilere sahip iki yönetici aynı anda olmaz, ya başbakan yetki sahibidir, ya cumhurbaşkanı veya birisi vitrin süsüdür, öbürü icracıdır, yetki hangisindeyse diğeri semboliktir, Türkiye’yi zaten geri götüren bu olmuştur.”
Hâlihazırda ve başbakanlığı döneminde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile hükûmet ve cumhurbaşkanlığı arasında yaşanan uyumun kendi insani vasıflarından kaynaklandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, bizden önce niçin anayasa kitapçığı Başbakanın suratına fırlatıldı? Bunu da gördü mü bu ülke? Gördü. Ondan sonra Sayın Başbakan merhum Ecevit aşağı inip koalisyon ortaklarıyla beraber o hiç beklenmeyen basın açıklamasını yaptı mı? Yaptı. Ya bu ülke bu hâllere düşmeli miydi? İşte kardeşlerim, bunun sebebi sistemin kendisiydi. Cumhurbaşkanı ile Başbakan olarak bizim aramızdaki diyalog sebebiyle bu sıkıntılar yaşanmadı, uyum oldu. Aynı siyasi geçmişten gelen, aynı icraat anlayışına sahip, birbirlerini yakından tanıyan kişiler arasındaki uyum, adı üstünde şahsidir” şeklinde konuştu.
“YENİ SİSTEMDE YÜRÜTME GÜCÜ TAMAMEN CUMHURBAŞKANINA VERİLİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa değişikliğinden sonra Türkiye’nin nasıl yönetileceğine dair şu açıklamaları yaptı: “Bir defa, yeni sistemde yürütme gücü tamamen cumhurbaşkanına veriliyor. Bir başka ifadeyle, milletimiz yetkiyi ve sorumluluğu kime verdiğini biliyor. Dolayısıyla gerektiğinde kimden hesap soracağını da milletim bilecek. Yeni sistemde bu kişi kimdir? Cumhurbaşkanıdır, artık başbakan olmayacak. Cumhurbaşkanı kimlerle çalışmak istiyorsa hükûmeti onlarla kuracak, bürokratları aynı şekilde atayacak, kararnameleri ona göre çıkartacak. Bu yetkinin karşılığında tüm sorumluluk da kimde olacak? Cumhurbaşkanında olacak. Peki, Meclis ne olacak? Meclis asli işini yapacak, yani kanun çıkartacak. Bütçe dışında cumhurbaşkanının kanun teklifi verme yetkisi bulunmuyor. Bu yetki sadece kime ait? Milletvekillerine ait. Şayet cumhurbaşkanının kararname yayınladığı bir konuda, bakın burası da çok önemli, eğer Meclis bir kanun çıkartırsa kiminki geçerli? Kanun geçerli kanun. Bu ne demektir? Meclis cumhurbaşkanının çıkarttığı kararnamenin üstünde kanunla nedir? Otoritedir. Demek ki, Meclis kaldırılmıyor, Meclis var. Ama birileri hâlâ utanmadan, sıkılmadan ‘Meclis kaldırılıyor’ diyor. Yasama yetkisi Meclise aittir, bu konudaki üstünlük de Meclisindir. Milletvekillerinin cumhurbaşkanını ve hükûmet çalışmalarını denetleme yetkisi, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla genişletiliyor. Eskiden ne vardı? Gensoru. İkide bir akıllarına estiği zaman, pat, bakarsın bir gensoru… Arkadaş, biz iş yapacağız, Parlamentoyu çalıştırmıyorlar. Biliyor ki bu gensoru geçmeyecek, ver bir gensoru; niye? Meclisin çalışmaması için, engellemek için. Çünkü bunların hizmet diye bir anlayışı yok, çalışmak diye bir derdi yok. İşte şu son güven oylaması öncesinde de Parlamentoda hep bunları yapmadılar mı? Bunları yaptılar. Bakın bir şey daha söyleyeceğim, vatana ihanetle suçlanabilen cumhurbaşkanı hakkında yeni sistemde yaptığı tüm işlemlerle ilgili soruşturma açılabiliyor, gerekirse yüce divana gönderilebiliyor.”
“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE YARGI KONUSUNDA DA ÖNEMLİ HÜKÜMLER YER ALIYOR”
Yeni sistemde cumhurbaşkanı ve Meclis seçimlerinin 5 yılda bir aynı gün yapılacağını, dolayısıyla bu iki organdan birinin diğerini seçimle tehdit etme imkânı oradan kalkacağını, bir kişinin ancak iki dönem cumhurbaşkanı seçilebileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Anayasa değişikliğinde yürütme ve yasama yanında, yargı konusunda da önemli hükümler yer alıyor. Her şeyden önce, yargının “bağımsızlığı” ifadesine “tarafsızlığı” ifade de ilave ediliyor, böylece millet adına hüküm veren bu önemli organın herhangi bir kesimin, ideolojinin tasallutuna düşmesi engelleniyor. Askerî mahkemeler disiplin konuları haricinde kaldırılıyor, böylece yargıyı da çok rahatsız eden çiftli başlı sistemden kurtulmuş oluyoruz. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu meslek mensupları arasındaki çoğulculuğu ve geniş tabanı güçlendirecek şekilde yeniden yapılandırılıyor” sözlerine yer verdi.
“MİLLETİMİZ İSTİKLALİNİ VE İSTİKBALİNİ KORUMAK İÇİN ÇOK ÇALIŞTI”
Anayasa değişikliği ile seçilme yaşının 25’ten 18’e indirildiğini de sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlardan ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet için evet demelerini istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz ülkesini, istiklalini ve istikbalini korumak için gerçekten çok çalıştı, çok fedakârlık yaptı, çok can verdi. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda can verdik, bölücü terör örgütüyle mücadelede can verdik, DEAŞ denilen cani örgütün saldırılarında can verdik, 15 Temmuz FETÖ denilen ihanet şebekesinin darbe girişiminde can verdik. Bu vatan için, bayrak için, ezan için, özgürlüğümüz için, geleceğimiz için gerekirse kıyamete kadar can vermeye devam ederiz” dedi.
Sözlerinin sonunda “Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı daim kılsın” temennisinde bulunan ve vatandaşlara “Bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak, hep birlikte Türkiye olarak yolumuza devam etmeye var mıyız?” şeklinde seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan hizmet ve tesislerin Malatya’ya hayırlı olmasını dileyerek yatırımlarda emeği geçenlere teşekkür etti.
Konuşmanın ardından yapımı tamamlanan yatırımlar; Cumhurbaşkanı Erdoğan, törene katılan bakan, milletvekilleri ve protokol üyelerinin açılış kurdelesini kesmesiyle hizmete alındı.
Törenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne ve 2. Ordu Komutanlığı Karargâhına ziyaretlerde bulundu.