Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yedinci Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesine Katıldı
Yedinci Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nin açılış töreninde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç çatışmalardan kaynaklanan büyük göç hareketleri, terör, doğal kaynakların tüketilmesi gibi küresel sorunların giderek daha fazla öne çıktığına dikkat çekerek, “Bunların hepsiyle hızlı, etkin ve kararlı bir şekilde mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Hiç kimse, yaşanan insani krizlerden kendini tecrit etme hakkına ve lüksüne sahip değildir” diye konuştu.
Enerji ve ekonomi alanında, sadece bölgede değil tüm dünyada öne çıkan saygın buluşmalardan biri olan zirveye, 400’ün üzerinde devlet, iş dünyası ve sivil toplum yetkilisi katıldı.
Suriye’deki iç savaş, İran-Batı uzlaşması, petrol-doğalgaz fiyatlarındaki düşüş ve Ukrayna’daki siyasi gerilim gibi enerji ve güvenlik gündemini etkileyen küresel pek çok konunun ele alındığı zirvede, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin, G-20 Antalya Zirvesi’nin hemen arkasından düzenleniyor olmasına işaret ederek, zirve boyunca, enerji ve ekonomi alanlarında düzenlenecek panellerin ufuk açıcı değerlendirmelere vesile olacağını düşündüğünü belirterek, zirvenin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
“GÜVENLİK KAYGILARININ ARTMASI KARŞISINDA EN İDDİALI EKONOMİLER DAHİ ÇARESİZ KALABİLİYOR”
Tüm dünyanın tarihi sınamalardan geçtiğine, ekonomik durgunluk, fakirlik ve gelir dağılımındaki adaletsizliklerin gündemdeki yerini koruduğuna, iç çatışmalardan kaynaklanan büyük göç hareketleri, terör, doğal kaynakların tüketilmesi gibi küresel sorunların giderek, daha fazla öne çıktığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların hepsiyle de hızlı, etkin ve kararlı bir şekilde mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Hiç kimse, yaşanan insani krizlerden kendini tecrit etme hakkına ve lüksüne sahip değildir” diye konuştu.
Güvenlik kaygılarının artması karşısında, en iddialı ekonomilerin, en gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kalabildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, güvenlik kaygılarının odağı olan bölgenin hemen yanında, istikrarını ve kalkınmasını sürdürme mücadelesi verdiğini vurguladı.
“TÜRKİYE İNSANİ KRİZLER KARŞISINDA VERDİĞİ ONURLU MÜCADELESİNDE YALNIZ BIRAKILDI”
Türkiye’nin güney sınırlarında başlayan ve girift boyutları olan olayların, tüm dünya için uzun vadeli sonuçlar doğuracak nitelikte olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin göçmen meselesi başta olmak üzere, bu sorunların ağır sonuçlarıyla yüzleştiğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: “Maalesef, Türkiye insani krizler karşısında verdiği onurlu mücadelesinde yalnız bırakıldı. Yaklaşık 5 yıldır, Suriye ve Irak’tan gelen 2,5 milyon göçmenin yol açtığı ekonomik ve sosyal yükün tamamını, ülke olarak tek başımıza sırtladık. Bakınız, sadece Suriye’den gelen göçmenlere kamplarda verdiğimiz hizmetler için harcadığımız para 8,5 milyar dolardır. Ayrıca, sivil toplum kuruluşlarımız ve hayırsever vatandaşlarımız, şehirlerde yaşayan göçmenler için, parayla mukayese edilemeyecek yardımlar yapıyor. Buna karşılık uluslararası toplum, bilhassa da Avrupa ülkeleri, bu sorunu görmezden gelmekle kalmadı; krizin daha da derinleşmesine yol açacak bir tutum içine girdi.”
Paris’te yaşanan terör eylemlerinin, hem terörizmle mücadele, hem de göçmenler konusunda herkesi yeni bir yol ayrımına getirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya’da yapılan G-20 Liderler Zirvesi’nde konuyu ele aldıklarını, mutat bildirinin yanında bir de ‘Terörizmle Mücadele Bildirisi’ yayımladıklarını hatırlattı.
“AVRUPA BAŞTA OLMAK ÜZERE MÜSLÜMANLARA KARŞI ÖNYARGILI VE DIŞLAYICI BİR HAVA YAYILIYOR”
G-20’ye katılan, nüfusu Müslümanlardan oluşan ülkelerin liderleri olarak aşırıcılığa karşı birlikte ve kararlı bir mücadele verme konusunda hemfikir olduklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer ülkelere de bu konuda düşen önemli görevler olduğunun altını çizdiği ve devamında şöyle dedi: “Avrupa başta olmak üzere, Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde, bilhassa Müslümanlara karşı, giderek önyargılı, menfi ve dışlayıcı bir havanın yayılmakta olduğunu görüyoruz. Nitekim bizler Paris saldırısını tüm samimiyetimizle kınarken, Fransız halkının acısını paylaşırken, çeşitli ülkelerde Müslümanlara yönelik saldırı haberleri almaya başladık. Burada şu hususun altını özellikle çizmek isterim: Bilhassa göçmenlere yönelik tutumların sertleşmesi, yaşanan insani dramı derinleştirmekten başka işe yarmayacaktır. Bu konuda, dünyadaki tüm liderlerin, toplumlarına sağduyu çağrısı yapmalarını bekliyoruz.”
Avrupa’da ve diğer ülkelerde tırmanan ırkçı saldırıların ve fanatik akımların önüne geçilememesi halinde, yeni ve tehlikeli faciaların yaşanmasının kaçınılmaz olacağı yönünde endişelerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam düşmanlığı ile birleşen ırkçılığın, özellikle Avrupa için ifade ettiği tehlikeyi, tüm ülkelerin, tüm liderlerin gördüğüne inanıyorum. Biz nüfusu Müslümanlardan oluşan devletlerin liderleri olarak, aşırıcılıkla mücadele ederken, diğer ülkelerden de benzer bir yaklaşımı kendi toplumları için beklemenin hakkımız olduğunu düşünüyoruz” dedi.
“BÖLGEDEKİ TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİ, DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI ESED REJİMİNE HİZMET ETMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan insani dramların ve terörizm faaliyetlerinin sebeplerinin doğru anlaşılması gerektiğine değinerek, “Bugün yaşadığımız insani krizlerin ve terör olaylarının baş müsebbibi, kendi halkından 370 bin kişiyi katleden Esed rejimidir. Varil bombalarıyla, kimyasal ve konvansiyonel silahlarla katledilen bu 370 bin Suriyeli; bir istatistik değil, her biri bir candır, insandır. Rejim, iktidarını mezhep çatışması ve terör örgütlerinin faaliyetleri üzerinden sürdürmeye çalışmaktadır. Bugün bölgedeki tüm terör örgütleri, doğrudan veya dolaylı olarak Esed rejimine hizmet etmektedir. Bu bakımdan DAEŞ’le PYD’nin, YPG’nin hiçbir farkı yoktur” şeklinde konuştu.
DAEŞ’le mücadele adı altında PYD’ye destek vererek bu iki örgüte de aynı nazarla bakmayan herkesin, bir şekilde terörizme müsamaha göstermiş olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Hele DAEŞ üzerinden, İslam’ı ve Müslümanları tahkir edenler, kesinlikle büyük bir yanlışın içindedir. Esasen, El Kaide Boko Haram gibi, İslam’ı istismar eden tüm terör örgütleri, ekseriyetle Müslümanları katletmekte, Müslümanlara zarar vermektedir. Bu örgütlerin hiçbirinin İslam’la en küçük bir ilişkisi yoktur, olamaz. Bu örgütlerin katlettiği her bir masumun kanı, onların gerisindeki güçlerin de eline bulaşmaktadır. G-20 Zirvesinde nüfusu Müslümanlardan oluşan ülkeler olarak üzerinde mutabık kaldığımız tutumu tüm İslam dünyasına yayarak, bu tür fitne kaynaklarını kurutma yolunda önemli bir adım attığımıza inanıyorum.”