1 Kasım memleket meselesidir
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, “1 Kasım bir memleket meselesidir. Mesele sadece AK Parti’nin tek başına iktidar olma meselesi değildir” dedi.
Çelik, Memur-Sen’in bir otelde düzenlediği toplantıda konuştu. Memur-Sen’in bütün anormalliklerle karşı karşıya kaldığını belirten Çelik, “28 Şubat döneminde çok ciddi zulümlerle karşı karşıya oldunuz. Fakat Memur-Sen, yürüdüğü yoldan sapmayan, çizgisinde asla değişiklik olmayan, karşısındaki antidemokratik güçlerin sesi ne kadar çıkarsa çıksın istikametini değiştirmeyen bir teşkilattı” dedi.
Çelik, Türkiye’yi olağanüstü bir duruma götürmek, demokrasisini çalmak, ekonomik olarak zaafa uğratmak isteyenlerin iki şey yaptığını belirterek, “Biri askeri vesayet üzerinden üzerimize gelirler, ikincisi yargı vesayeti üzerinden üzerimize gelirler. Bunu da beceremezlerse, başvuracakları iki enstrüman kalır geriye. Bütün tarihimiz boyunca böyle olmuştur. Meclisteki grubunuzu dağıtmaya çalışırlar. Allah’a şükür AK Parti grubunu şimdiye kadar hiç bir antidemokratik odak, AK Parti grubunun içerisinden kimseyi satın alamadı. AK Parti grubu sağlam durdu. Bunu beceremedikleri zaman son bir enstrümana başvururlar. O da sivil toplumu size karşı hareketlendirmeye çalışırlar” diye konuştu.
“Terörle mücadeleye destek vermemek için kenetlendiler”
Türkiye’de istikrarın değerinin ne kadar kıymetli olduğunun bir kere daha görüldüğünü ifade eden Çelik, şunları aktardı:
“2002 yılında ilk iktidara geldiğimizde altı yaşında olan bir çocuk şimdi 20 yaşında. Onlar gözlerini hep istikrara açtığı için istikrarın ne kadar kıymetli olduğunu bilmiyorlar. Çünkü istikrarsızlık dönemlerini yaşamadılar. Ama 7 Haziran’dan sonra Türkiye’nin içine girdiği türbülansı gördük. Bu türbülansın içerisinde iki ay bile teröre karşı mücadele etmek üzere CHP’ye ve MHP’ye ‘hükümete destek verin’ dediğimizde bu desteği vermediler. Üstelik bunlar Cumhurbaşkanlığı seçiminde sayın Cumhurbaşkanımızın karşısında bir adayın etrafında kenetlenmişlerdi. Ama şimdi terörle mücadeleye destek vermeme konusunda kenetlendiler.”
Çelik, AK Parti olmasaydı Ankara Garı’ndaki saldırıyı gerçekleştirenlerin Türkiye’yi sahipsiz, dirayetsiz gösterme, Türkiye’de bir hükümet, bir devlet boşluğu varmış gibi bir izlenim yayma hedefinin başarıya ulaşacağını dile getirerek, “AK Parti sayesinde bu oyun da boşa çıktı. Üç günlük ulusal yas ilan ettik, sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Başbakanımız oraya karanfil bıraktı” dedi.
Sendikacılığın da, siyasetin de diğer sivil toplum örgütü faaliyetlerinin de ana esasının Türkiye’de demokrasiyi güçlendirmek olduğunu dile getiren Çelik, “Bu millet bir sürü engele ve belaya rağmen uzun ve istikrarlı bir yürüyüşle bugünkü demokrasiyi inşa etti. Etrafımızda Suriye, Irak gibi ülkelerde, Arap devriminin gerçekleştiği ülkelerde insanlar sandığa ulaşmak büyük bedeller ödüyorlar. O ülkelerde büyük iç savaşlar çıkıyor. Türkiye’de Allah’a şükür sandık var, demokrasi var.”
“Sandıklar üzerine ipotek konulmaya çalışılıyor”
Çelik, terör örgütleri vasıtasıyla ya da terör örgütlerine destek vererek sandıklar üzerine ipotek konulmaya çalışıldığını vurgulayarak, “Bu ipoteğe de bizler de, Memur-Sen de sonuna kadar direneceğiz. O sandığı da milletimizle tekrar buluşturacağız. 7 Haziran’dan bu yana gördük ki AK Parti’nin tek başına iktidar olma meselesi sadece AK Parti meselesi değildir. Sadece AK Parti’nin ülkeyi tek başına yönetmesi meselesi değildir” ifadelerini kullandı.
“60 ihtilaliyle, 70 muhtırasıyla, 80 müdahalesiyle Türkiye’yi yönetme hakkını milletimizden çaldılarsa, 28 Şubat’ta çaldılarsa, 27 Nisan’da çalmaya teşebbüs ettilerse şimdi yine milletin kendi ülkesini yönetme hakkını çalmaya çalışıyorlar” diyen Çelik, şöyle devam etti:
“O sebeple 1 Kasım bir memleket meselesidir. Mesele sadece AK Parti’nin tek başına iktidar olma meselesi değildir. Bunu herkese anlatalım. ‘Sen, ben yok. Türkiye var’ derken, bu vatanı 2023 hedeflerine daha güçlü bir ülke olarak kavuşturmak için bu yürüyüşümüzü kesmek isteyenlere karşı bir meydan okuma olarak 1 Kasım’da inşallah sandıklarda oyumuzu demokrasiyi ve ekonomiyi güçlendirecek, Türkiye’in dış dünyada sesini güçlendirecek bir biçimde atalım.
“Blok siyaseti budur”
Gelinen noktanın Türkiye açısından kritik bir nokta olduğunu ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onlar yine milletin çocuklarının bu ülkeyi yönetmesini istemiyorlar. Biliyorsunuz, Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet Halk Fırkası iken tüzüğünün birinci maddesinde ‘Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir, lakin millet bu egemenliği Cumhuriyet Halk Fırkası eliyle kullanır” ifadesi yer alıyordu. Yani, siz kime oy verirseniz verin, Türkiye’yi kimin yöneteceği belliydi. Şimdi bu zihniyetler Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Selahattin Demirtaş’ta buluşuyor. Birileri, ‘millet kime oy verirse versin, millet kimi seçerse seçsin ülkeyi kimin yöneteceğine biz karar verelim” diyor. Blok siyaseti budur. Siz buna müsaade etmeyeceksiniz. 2002’de milletin AK Parti eliyle gerçekleştirdiği sessiz devrimle bütün bu anormallikler sona erdi. Şimdi Türkiye son sözü de ilk sözü de milletin söylediği ülkedir.”