DEAŞ’ı İcat Eden Kimse, PYD’yi Kuran da Odur

DEAŞ’ı İcat Eden Kimse, PYD’yi Kuran da Odur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada “Kim ne derse desin, güya ‘DEAŞ’a karşı mücadele ediyor’ denilerek beslenen PYD’nin aslında aynı madalyonun diğer yüzü olduğu inkâr edilemez bir şekilde ortaya dökülmüştür. Bunun için, ‘DEAŞ’la PYD’nin iş birliğini saygıyla karşıladıklarını’ söyleyenlerin aleni itiraflarından daha somut bir belge aramaya da gerek yoktur” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Suriye ve Irak’ta yaşanan hassas süreci doğrudan Türkiye’nin bekası ve geleceğiyle ilgili gördükleri için yakından takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib operasyonu planlandığı şekilde sürüyor. Türkiye, Rusya ve İran olarak bölgedeki gelişmeler karşısında ortak bir tutum oluşturma yönünde oldukça ciddi mesafeler kat ettik” açıklamasında bulundu.

SURİYE’DE ATEŞKES SÜRECİ

İran ve Rusya ile farklı düşündükleri anlaşamadıkları pek çok hususun olduğunu; ancak bu durumun kendi ülkeleri ve bölge halklarının ortak çıkarları için iş birliğine gitmelerine mani olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Kasım’da Soçi’de Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile bir araya geleceklerini açıkladı.

Bunun yanı sıra Afrin’in de Türkiye için önemli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap, Kürt ve Türkmenlerin yaşadığı bu bölgeden terör örgütü PYD ve YPG’den temizlenmesi gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oradaki özellikle gözleme noktalarında biz kendimiz hâkim unsur olarak bulunacağız, buna mecburuz. Eğer biz burada hâkim unsur olarak bulunmazsak o zaman burayı farklı terör gurupları gelip işgal etme yoluna girerler” diye konuştu.

“ABD, SURİYE KONUSUNDA VERDİĞİ SÖZLERİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNÜ TUTMADI”

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD), Suriye krizi başladığından beri verdiği sözlerin çok büyük bir bölümünü tutmamasının, Türkiye için çok büyük bir hayal kırıklığı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte şimdi Afrin’de aynı oyuna gelmek istemiyoruz” diye ekledi.

Rakka, Mümbiç ve Deyrizor’da ABD ile Türkiye’nin müttefiklik ilişkileri çerçevesinde kolayca çözebileceği pek çok sorunun ABD tarafından ısrarla çıkmaza sürüklendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rakka ve Mümbiç’le ilgili olarak yaptıkları “gelin bu işi beraber halledelim” teklifine önceki ABD yönetiminin defalarca “hiç endişe etmeyin, burada ne PYD, ne YPG kalmayacak” şeklinde söz verdiğini ve bu sözlerini de tutmadıklarını dile getirdi.

“HAYATA GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILAN SENARYONUN FARKINDAYIZ”

ABD yönetiminin, YPG terör örgütünün adını SDG (Suriye Demokratik Güçleri) olarak değiştirdiğini ve “Orada biz YPG’yle değil SDG’yle iş birliği yapıyoruz” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Kuzey Suriye’de 14 kara ve hava üssü bulunduğunu; PYD-YPG terör örgütüne 3 bin 500 tır dolusu ağır zırhlı araç, silah ve mühimmat taşıdığını hatırlattı.

“Siz 12 bin kilometre uzaklıktan acaba Suriye’ye niçin geliyorsunuz?” sorusunu soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘DEAŞ’la mücadele’ adı altında DEAŞ terör örgütüne para ödendiğini; Türkiye’nin ise güvenlik güçleri ve Özgür Suriye Ordusu ile bu terör örgütüne karşı kahramanca mücadele vererek 2 bin kilometrelik alanı DEAŞ terör örgütünden temizlediğini vurguladı.

NORVEÇ’TEKİ NATO TATBİKATINDAN ASKERLERİMİZİN GERİ ÇEKİLMESİ

“Türkiye’nin hem DEAŞ’a, hem de PYD’ye karşı operasyonlarını baltalayan Amerika’nın bu örgütler üzerinde hayata geçirmeye çalıştığı senaryonun biz gayet iyi farkındayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Ben buradan bir kez daha ifade ediyorum; ittifak-müttefiklik başka bir şey, ama bu müttefikliğe sığmayacak hareketleri yapmak bambaşka bir şey. Yani biz NATO’da beraberiz diye yanlışları söylemeyecek miyiz? Kusura bakmayın söyleyeceğiz. İşte bakın son olarak dün Norveç’te bir durum oldu. Norveç’te ‘düşman tablosu’ diye bir tablo koymuşlar ve bu tabloda Atatürk’ün resmi ve bir tarafta da şahsımın ismi var; hedefte bunlar. Tabii bu haber gelince Genelkurmay Başkanımız ve Avrupa Birliği’nden Sorumlu Bakanımız onlar da Kanada yolundaydılar. Sonra bizi yoldan aradılar, ‘böyle bir durum var, bu tatbikat da NATO tatbikatı, 40 tane askerimiz var, biz şimdi bu askerimizi çekme kararı verdik, çekiyoruz’ dediler. Dedik ki tabii hiç durmayın, hemen. Yani velev ki o hedefler kaldırılsa dahi 40 askerimizi süratle oradan çekin. Böyle bir ittifak olamaz, böyle bir müttefiklik olamaz. Tabii gerekli bağlantılar, gelişmeler, konuşmalar vesaire bunları da yaptılar, yapıyorlar.”

Türkiye’de var olan bir zihniyetin, bu demeçlerine karşı, ‘Koskoca Amerika’ya karşı niye böyle konuşuyorsunuz?’ şeklinde itiraz ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hak’tan daha güçlü ne olabilir? Biz buna bakacağız. Eğer biz silahı güç olarak kabul ediyorsak, o zaman bırakalım biz siyaseti, başka bir işe bakalım. Hak’tan daha güçlü hiçbir şey olamaz. En büyük güç Hak’tır, hakikattir. Öyleyse biz mücadelemizi böyle yürüteceğiz ve galip gelecek olan da Hak’tır” şeklinde konuştu.

“DEAŞ, BU ÖRGÜTE KARŞI MÜCADELE ETTİĞİNİ SÖYLEYEN GÜÇLER TARAFINDAN İCAT EDİLDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ denilen terör örgütünün, bizzat bu örgüte karşı mücadele ettiğini söyleyen güçler tarafından icat edilip silahlandırılmış ve yönlendirilmiş bir katiller ordusu olduğunun ve arkasında kimlerin olduğunun her gün yeni belgelerle ortaya çıktığının altını çizdi ve “Her biri farklı gayelerle bölgeye gelen veya getirilen kadrolar buradaki özel bir ekip tarafından daha önceden belirlenmiş senaryoya uygun şekilde yönetilmiştir. DEAŞ’ın işte bu çekirdek ekibi bizzat bölgedeki hâkim güçler tarafından oradan oraya taşınarak kan ve ateş her tarafa yayılmıştır” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Güya bu örgüte karşı savaşmak üzere silahlandırılan, eğitilen, sahada önleri açılan bir başka terör örgütü de benzer vahşetleri sergileyerek hâkimiyet alanını genişletirken kimsenin sesi çıkmamıştır. DEAŞ’ın kafa kesme ve katliam görüntülerinden tecavüz hikâyelerine kadar tüm veriler, unutmayın tekrar hatırlatıyorum, Batı ülkelerinin kontrolündeki medya mecralarından servis edilmiştir. Bunların hepsinin de bölgeyi dizayn etmek için yapılan ince bir planın unsurları olduğu anlaşılıyor. DEAŞ terörü ve bundan kaynaklanan diğer çatışmalar sebebiyle Suriye ve Irak’ta hayatlarını kaybeden yüzbinlerce insan da aynı alçak planın masum kurbanlarıdır. Kardeşlerim, buradan açıkça ilan ediyorum; DEAŞ’ı icat eden kimse, PYD’yi kuran da odur. PYD’yi parlatan kimse, Kuzey Irak Yönetimi’ni bağımsızlık ilanına sürükleyerek Irak’ın istikrarsızlığını derinleştirmek isteyen de odur. Tabii aynı güçlerin FETÖ’yü kendi koruma kalkanlarının içinde besleyip büyütmeye devam ettiklerini de unutmamak lazım.”

Türkiye’de birilerinin daha düne kadar DEAŞ’ın katliamları, tecavüzleri ve saldırıları üzerinden PYD’ye ve PKK’ya meşruiyet sağlamaya çalıştıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı çevrelerin bugün DEAŞ ve PYD’nin Rakka’da el ele, kol kola girmesi karşısında derin bir suskunluk içinde olduklarına dikkat çekti.

“DEAŞ, İSLAM DÜŞMANLIKLARINI RAHATÇA İFADE ETMENİN BİR ARACIYDI”

“Kimse bize SDG’yi demokratik bir kuruluş olarak yutturmasın. Adı demokratik, ama kendisi bir terör örgütüdür” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı medyasında DEAŞ ve PYD ilişkisine dair en küçük bir eleştirinin, itirazın ve analizin çıkmadığına işaret etti ve “Çıkmaz, çünkü senaryo karışık ve bu senaryoda bunlar yok. Kim ne derse desin güya ‘DEAŞ’a karşı mücadele ediyor’ denilerek beslenen bu PYD’nin, aslında aynı madalyonun diğer yüzü olduğu inkâr edilemez bir şekilde ortaya dökülmüştür. Bunun için ‘DEAŞ’la PYD’nin iş birliğini saygıyla karşıladıklarını’ söyleyenlerin aleni itiraflarından daha somut bir belge aramaya da gerek yoktur” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Önümüzdeki tüm bu açık gerçeklere rağmen, ısrarla bu örgütler için özgürlük, kahramanlık söylemleri üretmeye devam edenler var. Biz biliyoruz ki bunların derdi DEAŞ’la ve hatta terörizmle mücadele değildir. Bunlar için DEAŞ, İslam düşmanlıklarını rahatça ifade etmenin bir aracıydı. PYD’yi parlatmalarının sebebi de, bölgenin dizaynıyla ilgili projeleri için uygun bir araç olmasıdır. Bir süre sonra fonksiyonu bitince bu örgütün de paçavra gibi kaldırılıp bir köşeye atılması kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla oyunu kuranlar için dün vuruşturdukları bu iki örgütün bugün bir araya gelmesinin hiçbir mahsuru yoktur. Ancak bölgeyi kana ve ateşe boğarak kendi senaryolarını hayata geçirenlere gönüllü figüranlık yapanları bu toprakların halkları asırlar boyunca unutmayacaktır. Hiçbir istisna yapmaksızın mağdur ve mazlum duruma düşmüş herkese sınırlarını açan, ekmeğini bölüşen ülkemize karşı oynanan oyunların içinde yer alanların ihanetini biz de, evlatlarımız da asla unutmayacaktır.”

“ANA MUHALEFET, MİLLİLÎKTEN VE YERLİLİKTEN UZAK BİR SİYASET İZLİYOR”

Manzara bu kadar netken, Türkiye’deki ana muhalefet partisinin millîlikten ve yerlilikten uzak bir siyaset izlemekte ısrar etmesini ‘dikkat çekici’ olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anlaşın o ki bölgemizde tedavüle sokulan senaryoda kendilerine verilen rol budur. Buna rağmen biz kendileriyle siyaset zemininde mücadele edecek ve takdiri milletimize bırakacağız. Çünkü biz onların aksine demokrasiye gönülden bağlı, millî iradenin üstünlüğüne saygı duyan bir partiyiz” şeklinde konuştu.

15 Temmuz’a ‘kontrollü darbe’ diyerek şehit ve gazilere karşı en büyük saygısızlığı yapan bu partinin başındaki kişinin kendi geçmişini unutturmak için AK Parti’nin başarılarına saldırmayı adet haline getirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili parti liderinin ‘Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 20 milyar lira zarara uğratıldığı’ yönündeki açıklamalarına değindi.

“SGK, BUGÜN 80 MİLYONLUK TÜRKİYE’NİN YÜZDE 99’UNA HİZMET VERİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu zat ‘ben SSK’yı 2 milyar zarara uğratmıştım, siz SGK’yı 20 milyar zarara uğrattınız’ diye bize şöyle bir laf geveleyip duruyor. Kendisinin her ağzını açtığında ‘hesap uzmanıyım’ demesine bakmayın, bu hesap kitap filan bilmez. Hesap uzmanı sıfatı almak bir kişinin hesap uzmanı olmasını getirmiyor, uygulama getiriyor; batırdın mı çıkardın mı, asıl olan budur. Hem de öyle bir bilmez ki kendi dönemindeki 2,5 milyarlık zararın TÜFE hesabıyla bugün 42 milyara denk geldiğinden dahi bu zatın haberi yoktur. Şimdi otursun bir de bunun hesabını yapsın. Bunu da şimdi farklı yere doğru çekiverir. Hiçbir şey bilmiyorsan ey Kılıçdaroğlu, aç interneti orada bu hesabı otomatik olarak yapan programlar var onu kullan. Ne yapalım? Aslında CHP’nin başındaki zata bize gerçekleri milletimizle bir kez daha paylaşma fırsatı verdiği için ben teşekkür etmem lazım.”

1999 SSK’sın 62 milyonluk Türkiye’nin yalnızca yarısına, 32 milyona hizmet verirken bugün SGK’nın 80 milyonluk Türkiye’nin yüzde 99’una hizmet verdiğini; 1999 SSK’sının 529 hastane ve 261 eczaneyle 32 milyona hizmet vermeye çalışırken bugünün SGK’nın 2 bin 396 hastane ve 25 bine yakın eczanenin tamamıyla milletin emrinde hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, SSK döneminde hiçbir ödemesi yapılmayan kanserden hepatit C’ye, beyin pillerinden yapay kalbe kadar yüzlerce pahalı tedavinin, ilaç ve cihazın bugün SGK tarafından ödendiğinin altını çizdi.

“TÜRKİYE’NİN DERLİ TOPLU BİR ANA MUHALEFETE İHTİYACI VAR”

1999 SSK’sının toplam nüfusun yüzde 5’ine denk gelmeyen 3 milyon emekliye maaş öderken bugün SGK’nın nüfusun yüzde 15’ini oluşturan 11 milyon 800 bin kişiye emekli maaşı ödediğini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili olarak sözlerini şöyle sürdürdü: “CHP’nin başındaki bu zat bütçesi fazla veren SSK’nın prim gelirlerinin giderlerine oranını yüzde 55’e kadar düşürmüştü. SGK’da ise gelirlerin giderleri karşılama oranı emekli sayısındaki büyük artışa ve sağlık hizmetlerinin kalitesindeki yükselişe rağmen yüzde 67’dir. Biz iktidara geldiğimizde SSK emeklisi 257 lira maaş alıyordu. Bugün en düşük SSK emeklisi 1430 lira maaş alıyor ve bu rakam prim oranına göre de artıyor. Bu rakam Bağ-Kur emeklilerinde çok daha vahim düzeydeydi, öyle ki 66 lira emekli maaşı alan tarım Bağ-Kur’lusu vardı ya. Bugün hiçbir kategoride böyle komik emekli maaşı ödemesine rastlayamazsınız. Lafa gelince kendi dönemindeki açıkların sebebini erken yaşta emekliliğe bağlar. Ama bu zatın bizzat kendisi, dikkat edin, ortaokul öğrencisi oğlundan daha bir yaşına değmemiş torununa kadar tüm yakınlarını erken emekli olsunlar diye sigortalı göstermekten geri dönmemiştir. Bunları biliyorsunuz, belgelerle bunlar hep açıklandı. Basiretsizliği ve kötü yönetimiyle SSK’yı batırmış olan bu zatın şimdi başında bulunduğu partisini aynı akıbeti uğratmasından doğrusu endişe ediyorum, çünkü demokrasi olarak muhalefete ihtiyacımız var. Bu ülkenin SSK, SGK gibi kurumlara ne kadar ihtiyacı varsa, derli toplu bir ana muhalefete o kadar ihtiyacı var. Birini biz kurtardık, ötekini kurtarmak da CHP’lilere düşer.”

Bununla birlikte, 2002 öncesiyle bugünün Türkiye’sinin mukayesesinin ne anlama geldiğini, gençlere ve orta yaşlı vatandaşlara izah etmenin kolay olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti il başkanlarından gençlerle ilgilenmelerini, 2002 öncesi Türkiye’sini ve dönemin şartlarını iyi anlatmalarını istedi.

“Yalanın ve iftiranın en büyük panzehri hakikatlerdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partili yöneticilerden vatandaşlara hakikatleri anlatmalarını, muhalefetin karşısına hakikatlerle çıkmalarını, gece-gündüz demeden, bıkmadan, usanmadan millete yapılan hizmetleri hayata geçirilen projeleri anlatmaları tavsiyesinde bulundu ve “Unutmayınız, Allah doğrularla beraberdir” diye ekledi.



seers cmp badge