Başbakan Binali Yıldırım, Çevre Projeleri Açılış Töreni’nde konuştu
Başbakan Binali Yıldırım, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Çevre Projeleri Açılış Töreni’ne katıldı.
Şehirlerin geleceği için çok önemli gördükleri çevre projelerinin toplu açılışını gerçekleştirdiklerini belirten Yıldırım, “Çevre ve Şehircilik Bakanımız Mehmet Bey, çevrenin önemini, mübarek cuma gününün mehabetine uygun olarak, en güzel şekilde anlattı. Hiç ilave bir izahata gerek kalmadı.” dedi.
Türkiye’ye yakışan 120 tesisin açılışını gerçekleştireceklerini dile getiren Yıldırım, “AK Parti hükümetlerinin bir sıkıntısı var, iş çok, açılış için zaman yok. Onun için yüzer yüzer, 2 yüzer 2 yüzer paket, demet yapıyoruz öyle açıyoruz. Eskiden, o zayıf iktidarlar döneminde ‘Ya bir şey bulun da açalım, bir çeşme yok mu? Bir şey bulun, oraya geleceğim.’ Valiyi, kaymakamı behuzur ederlerdi ama Allah’a şükür şimdi zaman yok. O kadar çok eser, o kadar çok proje var ki hamd olsun.” diye konuştu.
Yıldırım, açılışı yapılan tesisler arasında, katı atık depolama ve arıtma tesisinden, temiz hava merkezine ve içme suyu şebekelerine varıncaya kadar birçok yatırımın bulunduğu, ayrıca 340 çevre temizlik aracının çeşitli belediyelere hibe edileceği bilgisini verdi.
Yıldırım, sokakları süpüren temizlik araçlarına ilişkin şunları söyledi:
“Eskiden bizim sokağın çöpçüleri vardı. Çalı süpürgesi, bir kürek sapına takılmış vaziyette, süpürürken ortalık toz duman. Temizlik yapayım derken, etrafı toz duman içinde bırakırdı. Şimdi makinenin üzerinde keyfini bozmadan süpürüyor. Kaldırımlarla yol arasında biriken ne var ne yok toplayıp, deposuna atıyor. Ayrıca 20 bin çöp konteynerinin dağıtımı da yapılacak. 81 ilde açılışı ve dağıtımı yapılan bu projelerin, hizmetlerin, araçların ve diğerlerinin toplam bedeli 955 milyon lira. Kaba taslak 1 milyar liradan bahsediyoruz. Şehirlerimize, ilçelerimize, beldelerimize helali hoş olsun. Yeter ki çevremiz temiz, şehirlerimiz daha yaşanabilir marka şehirler olsun.”
Çevreye yapılan yatırımların ne ilk ne de son olduğunu, yatırımların devamının geleceğini belirten Yıldırım, AK Parti’nin çevre ve şehircilik konusunda farklı bir parti olduğunu vurguladı
Hiçbir partide, bakanlığın yanı sıra çevre, şehir ve kültür ile yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığının olmadığına işaret eden Yıldırım, salonda bulunan AK Parti Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan ile Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya’yı tanıttı.
BİNALAR BÜYÜK, HEYBETLİ AMA RUH YOK
Başbakan Yıldırım, çevreyi ve şehirciliği önemsediklerini, yıl içinde açılışlar yapmaya ve buna benzer eserleri millete kazandırmaya devam edeceklerini bildirdi.
Antalya Finike, Çanakkale Bayramiç, Gümüşhane Köse, Mardin Nusaybin, Şırnak Silopi ilçe belediyelerinin çevre temizlik araçlarının anahtarını vereceklerini dile getiren Yıldırım, “Ama bununla sınırlı değil hepsini vermeye kalksak cumayı zaten kaçırırız, akşama kadar da bitmez.” diye konuştu.
Kastamonu, Samsun ve Bartın’a bağlanarak, oradaki tesislerin açılışını canlı olarak gerçekleştireceklerini belirten Yıldırım, eserlerin ve çevre temizlik araçlarının illere, ilçelere ve beldelere hayırlı olmasını diledi.
Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Şehir bir medeniyettir, Medine’den gelir. Hacı Bayram, Ankara’nın manevi mimarı. Ben merak etmeyin, Özhaseki gibi çok böyle vaaza dönüştürmeyeceğim. Zaten ona ilmim yetmez. Hacı Bayramı Veli hazretleri diyor ki ‘İnsan şehri inşa ederken, aslında taşın toprağın arasında kendini de inşa eder. Marifet halkın, kalbini, ruhunu, benliğini ihya edecek, insana huzur verecek şehirler imar etmektir.’ Şimdi bir bakıyorsunuz şehirler inşa ediliyor, Amerika’da, Manhattan denilen yerde. Gidiyorsunuz binalar göğün yedi katına kadar çıkıyor. Binalar büyük, heybetli ama ruh yok, ruh. Onun için biz yatay mimari diyoruz. Dikey mimariden ziyade yatay mimaride daha fazla sıcaklık, daha fazla ruh, daha fazla insanların birbiriyle meşveret etmesi, tanışması, görüşmesi var.”
Hiçbir zaman şehircilik konusunda “Böyle geldi, böyle gider.” anlayışı içinde olmadıklarının altını çizen Yıldırım, “Çünkü bizim kurucu Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, belediyecilikten geliyor. Belediyeciliği iyi bilen ve birçok hizmete İstanbul’un o zor zamanlarında imza atıp, İstanbul’u o çukurdan, çamurdan ve yol yoksunluğundan kurtarmış ve o dönem çalışmaları da bugünlerin altyapısını oluşturmuştur.” dedi.
Yıldırım, her ilde bir şehir ormanı projesini başlattıklarını anımsatarak, bal ormanları, piknik alanları, rekreasyon alanları gibi değişik bir sürü ormanın olduğunu söyledi.
Yıldırım, okul bahçelerini, üniversite külliyelerini, ibadethane, mezarlık, hastane, sağlık ocağı bahçelerine ve yol kenarlarına, özellikle bölünmüş yolların orta refüjlerine sürekli ağaç dikildiğini belirterek, bir yandan yolların yapıldığını bir yandan da ağaçların dikildiğini ifade etti.
Şehirlerde, ilçelerde yeşil alanların oluşturulduğunu dile getiren Yıldırım, 15 yılda yeşil alan miktarını ciddi ölçüde artırarak orman varlığını toplam 2 milyon hektar seviyesine getirdiklerini söyledi.
184 OVA TARIMSAL SİT ALANI İLAN EDİLDİ
Başbakan Yıldırım, 5 bin köye 5 bin gelir getirici orman yaptıklarını belirterek, “Artık diyoruz ki ‘Sen şurayı al, burayı ağaçlandır. Buradan da bir şeyler üret, nemalan. Şimdi en son aldığımız karar, bu çok önemli, millet şimdi gidiyor, mümbit, bereketli topraklara bina yapıyor, fabrika yapıyor. Yazık günah, oradaki yamaçlar, meralar, kıraç yerler boş duruyor. Şimdi Tarım Bakanlığımız bir karar aldı. Türkiye genelinde 184 tane ova var. Bu ovaları tarımsal sit alanları ilan ediyoruz, ettik. Bunun dışında bir amaçla kullanılmayacak. Bu çok önemli bir şey tarım ve verim için.” dedi.
Kentsel dönüşüm çalışmalarının da aralıksız sürdüğünü aktaran Yıldırım, şu anda 187 proje ve 162 bin konutluk devam eden işin olduğunu söyledi.
Yıldırım, terör örgütünün Güneydoğu’da yaptığı hendekler ve tahribatlar nedeniyle insanların evlerini terk etmek zorunda kaldığına dikkati çekerek, “Biz onların canına okuduk, hepsini o şehirlerden çıkardık. Şimdi dışarıda da onlara hayat hakkı yok. Hangi deliğin arkasında olursa olsun teker teker bulup çıkarıyoruz. Şimdi aralarında ne konuşuyorlar? ‘Aman bu referandumda evet çıkarsa biz bittik.’ Biteceksiniz, başka yolu yok.” diye konuştu.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki vatandaşlara seslenen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siz kimliğinizle gurur duyun. Kürtsünüz, Kürtlüğünüzden iftihar edin ama PKK terör örgütünün sizinle ilgili hiçbir derdi yok. Bunların işi gücü size hayatı zehir etmek. Yaşlı, çocuk demez. Viranşehir’de 11 yaşında çocuğu alçakça şehit ettiler. Oradaki bir bekçiyi şehit ettiler. Bunların Kürtler diye bir sorunu yok. Asıl Kürt vatandaşlarımızın terör örgütü gibi bir sorunları var. Bu sorunu gündemden kaldıracağız. Allah’a şükür kalkmaya başladı.”
Başbakan Yıldırım, dünyada aynı anda üç tane terör örgütü ile mücadele eden başka bir ülke olmadığını ifade ederek, Türkiye’nin FETÖ, PKK ve DEAŞ terör örgütüyle amansız mücadele ettiğini söyledi. Yıldırım, şunları kaydetti:
“Dünya DEAŞ ile mücadele ediyormuş gibi davranıyor. Gerçekte mücadele eden yok. Tek mücadeleyi veren Türkiye. Fırat Kalkanı ile elhamdülillah Bab’ı da hallettiler ve oradaki insanlar normal hayatlarına döndüler. Bir yandan 5 yıldır 3 milyonu bağrımıza bastık, bununla sınırlı değil. Ege adalarından gitmek için denize açılan 5 yılda 50 bin insanı ölümden döndürdük. Bizim inancımıza göre bir kişiyi yaşatsan bile bütün cihanı yaşatmış gibi oluyor.”
Yıldırım, şehirlerin kimliğinin tekrar ortaya çıkarıldığını ve medeniyetin mirası olan sayısız eserlerin onarıldığına değinerek, bugüne kadar 4 bin 500’den fazla tarihi eserin onarılıp aslına uygun haline getirildiğini söyledi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terörden yıkılan ve yok olan 30 bin konutun yapımına başlandığını hatırlatan Yıldırım, bütün yolların asfaltlandığını, yeniden mahalleler ve şehirler kurulduğunu anlattı.
Yıldırım, terör örgütünün verdiği zararları yok etmek, insanların yüzünü güldürmek için çalıştıklarını belirterek, “Biz beraberiz, birlikte Türkiye’yiz. Doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi bizim için aynı. Değil mi ki bir ocak tütüyor, bir ay yıldızlı bayrak dalgalanıyor, nerede olursa olsun, biz oradayız, hizmet orada.” dedi.
Konuşmasında daha önce gemilerin çöplerinin toplanmadığına da değinen Yıldırım, “Atıkları alınmıyordu, onlar ne yapıyordu? Limanda denize boşaltıyordu. Şimdi bu da yasaklandı. 269 limanda atık toplama, tesisi var. Bunlar alınıyor, kimisi enerjiye dönüştürülüyor, kimisi gübreye dönüştürülüyor. Hepsi cins cins ayrılıyor. Bu şekilde bir işlemden geçiriyor. Denize kıyısı olan şehirlerimize mavi bayrak veriliyor. Bu neye göre veriliyor? Oradan denize lağım akıyor mu, atık sular akıyor mu, yağ bırakılıyor mu? Bunlara göre değerlendiriyorlar, bayrak veriyorlar. 15 yılda, mavi bayraklı sahil sayımızı 127’den 444’e çıkardık, dünyada ikinciyiz.”
Başbakan Yıldırım, göreve başladıkları 15 seneden beri yanlışları doğruya tahvil etmek için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini söyledi.
Temelleri yanlış atılmış, planları yanlış yapılmış ve yanlış inşa edilmiş şehirleri, “kentsel dönüşüm” diye riskli alanlar ilan ederek, bu yanlışı, bu rezilliği düzeltmenin gayretini gösterdiklerini ifade eden Yıldırım, konuya ilişkin yıllar önce Almanya’da yaşayan bir arkadaşının Almanya’da doğup, büyüyen çocuğuyla ilgili hatırasını şöyle anlattı:
“Çocukları sürekli babalarından ‘İstanbul şöyle güzel, böyle güzel’ diye dinliyor. Artık çocuk, ‘Baba anlatıyorsun tamam anladık da bir götür, bize şu İstanbul’u göster’ diyor. Karar veriyorlar, uçağa atlayıp geliyor ve Atatürk Havalimanı’nda iniyorlar. Yenibosna, Şirinevler, Topkapı’ya doğru giderken, ‘Evladım İstanbul ne kadar güzel beğendin değil mi?’ diye soruyor. Çocuk gayet sakin, mutsuz ‘Baba İstanbul güzel de keşke savaştan sonra gelseydik’ diyor. Şaşırıyor. O zaman Şirinevler, Bahçeilevler, Yenibosna, Topkapı’ya kadar olan bölge yeni inşa ediliyor. Vatandaş ne yapıyor? Bir kat atıyor, bir filiz bırakıyor. Parası olunca bir kat daha atıyor, ondan sonra bir kat daha atıyor. Bu kadar katı bu temel çeker mi çekmez mi hak getire. O çatısız filizleri, demirleri açıkta gören, çocuk zannediyor ki burası bombalanmış. Onun için de ‘Savaş bitseydi de ondan sonra gelseydik’ diyor.”
İKİ KERE MASRAF OLMAYACAKTI
Şimdi yapılan bu işlerin daha fazla para harcanarak düzeltilmeye çalışıldığına dikkati çeken Yıldırım, 200’den fazla yerde kentsel dönüşüm, rezerv alan, riskli alan ilan ettiklerini ve buraları yapmaya çalıştıklarını söyledi. İzmir Karabağlar’da da bunu yapacaklarını ifade eden Yıldırım, “Oranın da ihalesi olmuş. Buradan İzmirlilere duyuralım, Bakanımıza teşekkür edelim. Temel atmaya hazır.” dedi.
İzmir’in bina stoğunun yüzde 62’sinin imarsız, kuralsız ve depreme dayanıklılık bakımından sorunlu olduğuna işaret eden Yıldırım, “İstanbul keza… Türkiye çapında olaya baktığımız zaman yanlış hatırlamıyorsam 7 milyon binayı yenilemek gerekiyor. 100 milyar liralardan bahsediyoruz. Peki bunları daha baştan düzgün yapsaydık, önce kanalizasyonu, suyu, parselleri, garajı, yeşil alanı sonra binayı yapsaydık. İki kere masraf olmayacaktı.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, bunları düzeltmek için harcanacak paranın, bunlar yapılırken harcanan paradan daha fazla olduğunu vurgulayarak, ayrıca içinde insanların oturması nedeniyle mağduriyetlerin de söz konusu olduğunu ifade ederek, “Bütün varını yoğunu oraya vermiş. Ona yer bulacaksın, sonra oraları yeniden planlayıp, yeniden yapacaksın. Nereden bakarsan bak sıkıntı.” dedi.
NEREDEN NEREYE GELDİĞİMİZİ MİLLETİMİZ GÖRÜYOR
Bu alanda iktidarları döneminde yaptıkları bazı çalışmalara da değinen Yıldırım, şunları kaydetti:
“15 yılda memleketin bir ucundan diğer ucuna uzanan yeni bir Türkiye inşa ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizi, şehirlerimizi, insanımızı ihya etmek üzere önemli bir hamle başlattık. Cemil Meriç’in ifadesiyle kökü derinlerde olan bir çınarı yaşatmak için kolları sıvadık ve bugünlere geldik.
Yaşanabilir marka şehirler bizim AK Parti iktidarının şehircilikteki en önemli hedefidir. Şehirlerimizi 7’den 70’e herkesin huzur içinde, hayatını sürdüreceği bir hale getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Nihai hedefimiz bu. Buna uygun adımlar kararlılıkla atılıyor. Elbet her şey bir anda olmuyor. Bu bir dönüşüm, bu bir ihya hareketi ve zaman içerisinde daha ideal hale gelecek.”
Yapılanların da görülmesi gerektiğini belirten Yıldırım, “15 yılda nereden nereye geldiğimizi milletimiz görüyor. Görüyor, takdir ediyor ve her seçimde de Allah’a şükür desteğini artırarak, bizi bugünlere getirdi. Milletimize müteşekkiriz.” dedi.
Yıldırım, 15 yılda Türkiye’nin gerçekten çehresini değiştirdiklerini ifade ederek, “Yollar… Yol, su, medeniyet. Şehirleri, ülkeleri konforlu bölünmüş yollarla, hızlı trenlerle, modern havaalanları ve havayolu taşımacılığıyla elhamdülillah birbirine bağladık.” diye konuştu.
İNANMIYORSAN SAY KARDEŞİM
Başbakan Binali Yıldırım, 6 bin kilometre devraldıkları bölünmüş yol miktarını, 24 bin kilometreye çıkardıklarını, var olanın üzerine 3 kat koyduklarını belirterek, “80 yılda 6 bin, 15 yılda 18 bin… AK Parti farkı bu. Az laf, çok iş. Laf üstüne laf değil taş üstüne taş koyduk. Biz bu yola baş koyduk.” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların hızlı tren özlemini gerçeğe çevirdiklerini de belirten Yıldırım, Kayseri’ye de hızlı tren geleceğini ifade ederek, “Ankara, Yozgat tarafından Yerköy’den sağa sapacağız, Güneydoğu’ya doğru pat 144 kilometre sonra ver elini Kayseri.” dedi.
TOKİ ile 15 yılda 81 ilde 755 bin konut inşa ettiklerinin altını çizen Yıldırım, gelişmişliğin en çok şehirlerde kendini gösterdiğini, her şehri kendi değerleriyle, kendi potansiyeliyle, kendi zenginliğiyle birer marka yapmayı hedef olarak önlerine koyduklarını ve bu hedefleri gerçekleştirdiklerini söyledi.
Türkiye’de ilk defa çevreye karşı işlenen suçları kabahat olmaktan çıkarıp, Türk Ceza Kanunu kapsamına aldıklarını anımsatan Yıldırım, çöpsüz temiz şehirler için katı atık depolama sayısını 15’ten 83’e çıkardıklarını, atık çöp toplama tesislerinde elektrik ürettiklerini, 28 depolama sahasında 175 megavat enerji üretimi yapıldığını belirtti.
Başbakan Yıldırım, 5 yılda 4 milyar fidan diktiklerine dikkati çekerek, “Bazıları itiraz ediyor. Efendim nasıl oluyor? İnanmıyorsan say kardeşim. Biz diktik, senin de işin gücün yoksa say.” dedi.
Yıldırım, salondakilere Marmaray’ı görüp görmediklerini sorarak, “Bu işin sahibi millet. Milletin duası, desteği olmazsa biz ne yapacağız? Başımızda Recep Tayyip Erdoğan olmazsa nasıl yapacağız? Bu bir ekip işi, bu bir inanç işi. Bu millet isterse, karar verirse her engeli aşar.” diye konuştu.
AK Parti olarak “Zor olan hemen yapılır, imkansız biraz zaman alır.” prensibini benimsediklerini ifade eden Yıldırım, bu anlayışla Türkiye’yi yeniden inşa ettiklerini söyledi.
Doğu ve Güneydoğu’da çok genç ve dinamik bir nüfus bulunduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bakın daha önce bu alçak terör örgütü, gençlerin gelecek umudunu kararttı. Onlara, dağdan, ölümden başka hiçbir şey vadetmedi. Ama şimdi o gençler, gerçeği gördüler ve gelecek planlarını yapıyorlar. 23 ilimize özel bir kalkınma projesi uyguluyoruz. Bu 23 ilde bugüne kadar müracaatlarda 20 milyarlık yatırım vaadinde bulundular. 115 bin doğrudan eleman çalışacak. Bu gençlerimiz dağda terörün tuzağına düşmeyecek. Daha güzel bir Türkiye için, Gazi Mustafa Kemal’in muasır medeniyetler seviyesi hedefi için el ele doğu ile batı kuzey ile güney el ele vereceğiz ve inşallah Türkiye’yi cumhuriyetimizin 100. yılında parmakla gösterilen memleketler arasına sokacağız. Buna ahdettik, karar verdik.”
USTALIK DÖNEMİ ESERLERİ HAYATA GEÇİYOR
“Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi çıraklık ve kalfalık döneminin ardından ustalık projelerimiz birer birer hayata geçiyor.” diyen Yıldırım, dünyanın en büyük havalimanını yaptıklarını hatırlattı.
Şehir hastaneleri, dünyanın üçüncü büyük köprüsü olan Osman Gazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Marmaray gibi büyük yatırımları hayata geçirdiklerini aktaran Başbakan Yıldırım, sırada Kanal İstanbul ve Çanakkale 18 Mart Köprüsü olduğunu bildirdi.
Yıldırım, “Çanakkale geçilmez dedik, düşmana. Ama dosta Çanakkale dünyanın en uzun köprüsüyle geçiliyor. 18 Mart’ta temel atıyoruz.” dedi.
Laf değil, elle tutulur işlerden bahsettiklerini belirten Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi çıkmış konuşuyorlar, ‘bu halk oylaması olursa Türkiye bölünür.’ Türkiye bölünmez kardeşim. Türkiye, 80 milyon vatandaşı ile tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet, kararımız… Allah sizden razı olsun. Siz işi bitirmişsiniz. 16 Nisan’da sandığa gideceğiz. Sanki ölüm kalım meselesi. Sanki genel seçim oluyor. Partiler seçime gidecek, oradan milletvekilleri seçecek… Öyle bir şey var mı? Seçimi daha 1 Kasım’da yaptık. Önümüzdeki kasımda yarısı anca olacak. Seçim falan yok. Bu bir referandum. Neyin referandumu bu? Şimdi mevcut sistem, cumhuriyet kuruldu parlamenter sistem. Parlamenter sisteme 1923’ten bu tarafa bir bak, sürekli problem. Problem nerede çıkmış? İki yerde çıkıyor. Bir, zayıf iktidarlarda. İkincisi de cumhurbaşkanı seçiminde. Cumhurbaşkanı seçilecek, milletvekillerine seçtirmiyorlar. Kim seçecek? Ankara’da gözükmeyen ortaklar var.”
BU ALÇAKLARA ANLAYACAKLARI DİLDEN EN GÜZEL CEVABI VERDİK
Uzun bir seçim kampanyası döneminden sonra tek başına iktidar olma şansını yakaladıklarını, ancak Ankara’ya geldiklerinde birilerinin, “Hoş geldiniz, biz sizin yeni ortaklarınızız.” dediğini aktaran Yıldırım, “Siz kimsiniz, biz sizi hiç görmedik?” dediklerinde ise “Bizi göremezsiniz biz bu devletin bekçileriyiz, siz yanlış yaparsanız biz düzeltmeye memuruz.’ yanıtını aldıklarını anlattı.
Yıldırım, şunları söyledi:
“Kim verdi size bu yetkiyi? Cevap yok. Öyle diyenler AK Parti iktidarında gereken cevabı aldılar. 27 Nisan Bildirgesi, hemen iade ettik. ‘Milletin iradesi üzerinde güç tanımayız’ dedik. Olmadı, 17-25 Aralık. Yine aynı şeyi söyledik. Olmadı kapatma davası. Olmadı ve en son 15 Temmuz. 15 Temmuz’da bu sefer tankları ile toplarıyla bombalarıyla geldiler. Ama vatandaştaki iman gücü, memleket sevgisi her şeyin üzerinde. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla o gün cumhurbaşkanının, başkomutanının çağrısı ile meydanları doldurdu ve bu alçaklara anlayacakları dilden en güzel cevabı verdik.”
Mevcut sisteme göre cumhurbaşkanının geleneklere göre, seçimlerde en çok milletvekili çıkaran partiye hükümet kurma yetkisi verdiğini ifade eden Yıldırım, hükümetin kurulmasının ardından ise 276 ile güvenoyu alıp, çalışmaya başladığını aktardı.
ORADA DA ALİ CENGİZ OYUNLARI BAŞLIYOR
Bu işlemin en az 2-3 ay sürdüğünü belirten Yıldırım, tek başına iktidar yoksa, bazen kurulan hükümetlerin güvenoyu dahi alamadan yok olup gittiğini söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
“Yani millet sandıkta memleketi kimin yöneteceğine karar veremiyor. Veremediği için orada da Ali Cengiz oyunları başlıyor. Milletin seçtiği değil, vesayet odaklarının uygun gördükleri birbiri ile hükümet kuruyor. Hatırlayın 1995 seçimlerini hatırlayın. Orada Refah Partisi ile önce zannediyorum Anavatan Partisi koalisyon kuracaktı. Son dakikada birileri birinin kulağını çekti, vazgeçtiler. Bu sefer diğeri kuruldu Doğru Yol ile Refah ama onları da rahat bırakmadılar. 28 Şubat postmodern darbesi, cumhurbaşkanı orada vesayet odakları ile birlikte hareket etti ne yazık ki.”
Salondakilerden bir kişinin merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu hatırlatması üzerine de Yıldırım, “Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. O da hep ‘bu memlekete başkanlık sistemi lazım’ derdi. Demirel de aynı şeyi söylemiş. Erbakan Hocamız, o da aynı şeyi söylemiş. Özal, aynı şeyi söylemiş. Menderes dahi aynı şeyi söylemiş. Böyle olmuyor.” diye konuştu.
2007’de cumhurbaşkanı seçiminde yaşanan sıkıntıları hatırlatan Yıldırım, bunun üzerine cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini düzenleyen değişikliği halka götürdüklerini söyledi. Halkın bu değişikliğe yüzde 69 kabul oyu vererek cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini kararlaştırdığını ifade eden Yıldırım, 2014’te halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanının da Recep Tayyip Erdoğan olduğunu hatırlattı.
Başbakan Yıldırım, “Bu durumda ne olacak? Bir yanda güçlü bir başbakan, bir yanda daha da güçlenmiş bir cumhurbaşkanı vatandaşın seçtiği. Yürür mü bu? Yürümez, yakın tarihimiz boyunca yürümemiş.” dedi.
Uyumlu çalışan ancak sonradan fikir ayrılıklarının görüldüğü başbakan ve cumhurbaşkanları bulunduğunu dile getiren Yıldırım, eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in seçilmesine verdiği gayretlere karşın, sonrasında yaşananların ülkeye bedelinin büyük olduğunu söyledi.
Başbakan Yıldırım, “Anayasa kitabının atılmasının bedeli bir gecede faizler yüzde 7 bin 500 arttı. Türkiye, bir gecede yüzde yüz fakirleşti. Bunlar yaşandı. Biz ne diyoruz? Artık kriz üretmeyen, istikrarsızlık üretmeyen, güçlü, tek başına bir iktidar olsun.” diye konuştu.
Değişikliğe karşı çıkanların göz korkutmaya çalıştığını ifade eden Yıldırım, belediye başkanlığı seçimlerinden örnek verdi.
Belediyelerde başkan ve belediye meclisi için ayrı oy kullanıldığını, belediye meclisinin farklı partilerden oluştuğunu, başkanın ve belediye meclisinde çoğunluğun aynı veya farklı partiden olabileceğini anlatan Yıldırım, değişiklikle cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminin de buna benzeyeceğini söyledi.
REJİM FALAN DEĞİŞMİYOR, ONLARIN KİMYASI DEĞİŞİYOR
Başbakan Yıldırım, “Rejim falan değişmiyor, onların kimyası değişiyor. Bu değişime ayak uydurmak mecburiyetinde. Ama bunların böyle bir derdi yok. Çalışıp çabalayarak iktidar olmak diye derdi yok.” ifadelerini kullanarak, şöyle devam etti:
‘Ömürleri boyunca terlemeden, yorulmadan ya ihtilaller öncesi ya ihtilal sonrası iş çıkarmışlar. Artık yağma yok, davetsiz misafirlere geçit yok. İşin adını millet koyuyor, sandıkta hükümeti kuruyor, sandıkta da hesabını soruyor. İki sandık arasında vekillere de cumhurbaşkanına da yetkiyi veriyor. Olay budur. Bunun dışında söylenenler hep lafı güzaf, kafa karıştırma, tamamen yanlış yalan beyanlarla milleti ifsat etme. Bizim milletimiz bunların hepsini bilir, basiretli, engindir, ariftir. Neyin yapıldığını, neyin yapılmadığını millet çok iyi bilecektir ve inşallah milletimiz 16 Nisan’da Türkiye’nin 2023 hedeflerine giden, aydınlık Türkiye’nin yolunu açacak, sürekli istikrar, tek başına iktidar dönemini başlatacak ve böylece artık zaman israfının önüne geçeceğiz, projeler gecikmeyecek, belirsizlikler ortadan kalkacak, her şey tıkır tıkır çalışacak. Meclis kendi işini yapacak, hükümet de kendi işini yapacak. Meclis kanunları yapacak, hükümeti denetleyecek millet adına. Tam bir demokratik erklerin denge ve kontrol sistemi içerisinde çalışması gerçekleşmiş olacak.”
Başbakan Yıldırım, konuşmasının sonunda, salondakilerle “İstikrar için, güven için, güçlü iktidar için, aydınlık yarınlar için, gençlerimiz için, kadınlarımız için, 80 milyonun mutluluğu ve refahı için kararımız evet.” dedi.
Konuşmaların ardından Antalya Finike Belediyesi, Çanakkale Bayramiç Belediyesi, Gümüşhane Köse Belediyesi, Mardin Nusaybin Belediyesi ile Şırnak Silopi Belediyesine, 300 çevre ve temizlik aracı ile 20 bin çöp konteynerinin anahtar teslim töreni gerçekleştirildi.
Samsun, Bartın ve Kastamonu’ya vide okonferans aracılığıyla bağlanarak, yapımı tamamlanan yatırımların açılışını gerçekleştiren Yıldırım, daha sonra beraberindekilerle kurdele keserek, 81 ilde yatırımı tamamlanan eserlerin toplu açılışını yaptı.
Törene, Başbakan Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Ahmet Sorgun, Çiğdem Karaaslan ve Erol Kaya ile milletvekilleri ve diğer yetkililer katıldı.