“Diplomasinin de Bir Adabı Var; Burası Senin Ülken Değil, Türkiye!”
Dünya Türk Girişimciler Kurultayı’nda iş adamlarına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’daki konsolosların gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün mahkemesine gitmeleri ile ilgili olarak, “Siz kimsiniz ya, sizin ne işiniz var orada? Sen konsolosluk binası veya konsolosluk sınırları içerisinde hareket edebilirsin, diğerleri izne tabidir. Bunlar kalkıp bu ülkenin içerisinde bir gövde gösterisini yapabilecek kadar haddi tecavüz edebiliyorlar. Oynanan oyunun tarzını göstermesi bakımından bu çok önemli” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Dünya Türk Girişimciler Kurultayı’na katıldı.
Dünyanın dört bir yanından gelen iş adamlarına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anavatanınıza, Türkiye’ye, ülkemizin göz bebeği İstanbul’umuza hoş geldiniz” dedi. Dünya Türk Girişimciler Kurultayı’nın başarılı geçmesi ve toplantının hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, buluşmayı tertip eden Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi DEİK’in Başkanını ve Dünya Türk İş Konseyi’nin Başkanını tebrik ettiğini ifade etti.
“İŞ ADAMLARIMIZ ÇOK BÜYÜK BİR POTANSİYEL OLARAK DÜNYAYA YAYILIYOR”
İlk kurultayın 72 ülkeden iş adamlarının katılımıyla gerçekleştiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkincisinde hamdolsun bu sayı 90’a çıktı. Bugün ise 95 ülkeden iş adamı kardeşimizle bir aradayız. Biraz önce DEİK Başkanımız da ifade etti; Türkiye, 6 milyonluk diasporasıyla, yurt dışında en çok vatandaşı yaşayan 10. ülke durumunda. Geçtiğimiz haftalarda ziyaret ettiğimiz Gine’de imzalanan anlaşmayla birlikte 131. İş Konseyimizi de faaliyete geçirmiş oluyoruz. İş adamlarımız, hem Türkiye, hem de bulundukları ülkeler üzerinden gerçekten çok büyük bir güç, çok büyük bir potansiyel olarak dünyaya yayılıyorlar. Eskiden bu tarz ifadeler, bu tarz değerlendirmeler endişeyle karşılanır, üzeri de örtülmeye çalışılırdı” dedi.
Kur’an-ı Kerim’de, insanların bir kadınla bir erkekten yaratıldığı, birbirleriyle tanışmaları için de ırklara, kabilelere ayrıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demek ki insan olarak asli görevlerimizi unutmadan, dünyanın her yerine gitme, her yerinde yaşama hakkına sahibiz. Son yıllarda ciddi gelişme gösteren gen araştırmaları, bugün çeşitli kıtalarda, çeşitli ülkelerde yaşayan insanların kökenlerinin aslında çok farklı olduğunu gösteriyor. Avrupa’da yaşayan birinin kökleri Asya’dan, Kafkasya’dan; Amerika’da yaşayan birinin kökleri Afrika’dan Orta Doğu’dan çıkabiliyor. Hiç uzağa gitmeye gerek yok; işte kendi ülkemiz, özellikle de Anadolu… Ne diyor şair: ‘Dört nala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim.’ Binlerce yıldır pek çok farklı medeniyete beşiklik yapmış bu topraklarda, hiç şüphesiz hepsinden de insani bir miras kalmıştır” diye konuştu.
“SON 200 YILDA YAŞANAN HADİSELER ANADOLU’YU NİHAİ VATAN DURUMUNA GETİRDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle son 200 yılda yaşanan hadiselerin, Osmanlı ve Türk coğrafyasının her yerinden insanlar için Anadolu’yu, adeta bir son sığınak, nihai vatan durumuna getirdiğini vurguladı.
Her dönemde insanların dünyaya yayılmalarındaki en önemli sebeplerden birinin de ekonomi, ticaret, daha iyi yaşam arzusu ve rızık arayışı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha mümbit, daha verimli, daha bereketli yerlere gitme konusunda tükenmek bilmeyen bir iştiyak olduğunu görüyoruz. Bugün de, gerek bizim ülkemizden, gerekse diğer toplumlardan milyonlarca kişi, aynı gayeyle dünyaya yayılıyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’de 3 milyonu aşkın, vatandaş olmayan kişiyi barındırdıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların önemli bir bölümünün Suriye ve Irak’taki krizlerden kaçıp gelen sığınmacı konumundaki insanlar olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: “Belki sayılarını yüz binlerle ifade edebileceğimiz çok sayıda kişi de ticaret için, çalışmak için, kendine daha iyi bir gelecek kurmak için ülkemizde bulunuyor. Bizim de milyonlarca insanımız, aynı amaçla Avrupa’da ve dünyanın dört bir yanında hayatlarını idame ettiriyor, oralarda ikame ediyorlar. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bir bölümü, zaman içinde iş adamı konumuna geldi. Bunun yanında, doğrudan iş kurmak, yatırım yapmak, ticari faaliyette bulunmak için yurt dışına giden müteşebbislerimizin sayısı, bilhassa son 13 yılda çok ciddi rakamlara ulaştı. Bugün gittiğimiz her ülkede, çok büyük şirketlerimiz yanında, sanatkâr, esnaf veya profesyonel olarak çalışan, önemli başarılara imza atan kardeşlerimizin varlığını memnuniyetle görüyoruz.”
“DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ İŞ ADAMLARIMIZIN HER BİRİ ÇAĞDAŞ ALPERENDİR”
TİKA çalışanları için ‘Çağdaş Alperenler’ ifadesini kullandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı sıfatı, sizlerin de hak ettiğine inanıyorum. Evet, bugün yer kürenin dört bir yanında işinin, kazancının, ekmeğinin peşinde olan iş adamlarımızın, profesyonel meslek erbabı kardeşlerimizin her biri, birer Çağdaş Alperendir. Çünkü sizler, kendinizle, kendi işinizle birlikte Türkiye’yi; tarihî, kültürü ve değerleriyle birlikte aziz milletimizi de temsil ediyorsunuz. Sizler, bulunduğunuz yerlerde, oturuşunuzla, kalkışınızla, hayat biçiminizle, iş yapma tarzınızla ülkemizin ve milletimizin birer elçisi, birer temsilcisi olduğunuzu asla unutmamalısınız. Ben sizin ülkemizi ve milletimizi layıkıyla temsil ettiğinize inanıyor, bunun için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Yurt dışında yaşayan vatandaşları ve Türkiye kökenli insanları tanımlamak için Diaspora kavramını kullandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aslında bu ifade bende, soğukluk ve eksiklik hissi uyandıran bir kavramdır. Pek sevmem. Çünkü bu ifade kopmak kökünden gelir. Kopmak… Yani ülkesinden kopmak, milletinden kopmak, değerlerinden kopmak… Hâlbuki biz, nerede yaşarsak yaşayalım, nereye gidersek gidelim, köklerini, geçmişini, tarihini, değerlerini unutmayan, bunlarla beraber hayatını sürdüren bir milletiz. Bakınız, ecdadımız Orta Asya’dan geleli, yani diaspora kavramından hareketle kopalı, bin yıl olmuş… Ama hâlâ biz oraları ‘Ata Yurdu’ olarak kabul ediyor, her fırsatta gidip kardeşlerimizle kucaklaşıyoruz. Aynı şekilde, geniş bir coğrafyada ortak değerleri paylaştığımız kardeşlerimizle, hiç yan yana yaşamamış da olsak, uzun zamandır ayrı kalmış da olsak, gönül bağımızı asla koparmadık, koparmayız. Bizim için kazanç da, kariyer de, statü de ancak kendi değerlerimizle birlikte anlamlıdır, önemlidir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın 167 ülkesinde var olan, 19’unda da yoğun olarak yaşayan vatandaşlarımızın her birinin, meseleye bu anlayışla yaklaştığına inandığını kaydetti.
“GEÇMİŞİMİZDE SÖMÜRGECİLİK LEKESİ YOK”
“Bizim geçmişimizde asla sömürgecilik lekesi olmadığı gibi, biz millet olarak bu psikolojiye tahammül edebilecek bir yapıya da sahip değiliz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın çeşitli bölgelerinde, sömürge durumunda olmaktan rahatsızlık duymayan, tam tersine bunu benimsemiş toplumlara rastladıklarında çok üzüldüklerini vurguladı.
Sömürgecilikten rahatsız olmayan bölgelerin geçmişlerinde çok parlak, çok zengin medeniyetler kurmuş toplumlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki bu insanlar kendi özgünlüklerini koruyabilseler, sahip oldukları zenginlikleri kendileri için kullanabilseler, şu anda bulunduklarından çok daha ileride olabilirler. Bunun için biz, nerede yaşarsak yaşayalım, ne iş yaparsak yapalım, hangi eğitimi alırsak alalım, kesinlikle kendimiz olmaktan, millî ve manevi değerlerimizden vazgeçmeyeceğiz. Sizlerin bulunduğunuz yerlerde, tek kişi de olsanız, yüzlerce, binlerce, hatta Almanya’da olduğu gibi milyonlarca kişilik bir toplumun mensubu da olsanız, bu ülkenin, bu milletin bir evladı olmanın şerefi ve sorumluluğunu hiçbir zaman unutmadığınızı biliyorum. DEİK Başkanımızın ifadesiyle, her birinizin birer ‘Cesaret Çiçeği’ olarak, bu şekilde hareket ettiğinize inanıyorum” diye konuştu.
“GEÇTİĞİMİZ 13 YILLIK DÖNEM TAM BİR BAŞARI HİKÂYESİ”
Yurt dışında iş yapmanın, tutunmanın, başarılı olmanın ne kadar zor olduğunu tahmin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç şüphesiz bu konuda en büyük desteğiniz Türkiye’dir. Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarıdır, başarılarıdır. Geçtiğimiz 13 yıllık dönem bu bakımdan tam bir başarı hikâyesidir. Türkiye, 2003-2014 yılları arasında yılda ortalama yüzde 4,8 oranında büyüyerek Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız iki seçime ve terör olaylarına rağmen ilk üç çeyrekte yüzde 4 büyüme başarısını gösterdik. Yıllık büyüme oranının da bu düzeyde olacağı anlaşılıyor” dedi.
Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ikinci ülke konumunda olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de Türkiye’de yılda 77 milyar lira yatırım yapıldığını, 2014 yılında bu rakamın 352 milyar liraya yükseldiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye son 13 yılda gelen uluslararası doğrudan yatırım rakamının ise 165 milyar dolar olduğuna dikkat çekti.
Geçen yıl 16,5 milyar dolarlık uluslararası yatırım Türkiye’ye geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir ara 22 milyar dolara kadar da çıktık. Türkiye’de kişi başına düşen millî gelir, aynı dönemde 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolar seviyesine çıktı. Bakınız 2015 yılının Şubat ayında ülkemizde 5 bin 400 şirket açılmıştı, bin şirket kapanmıştı. Bu yılın aynı ayında açılan şirket sayısı ne biliyor musunuz? 6 bin 300, kapanan şirket 780. Olayı farklı yerlere çekme gayreti içerisinde olanlar olabilir, biz işimize bakacağız, yolumuza aynı kararlılıkla devam edeceğiz” diye konuştu.
“ENFLASYON YÜZDE 10 SEVİYESİNİN ALTINDAKİ SEYRİNİ SÜRDÜRÜYOR”
“İhracatımızda pek çok olumsuzluğun biraraya gelmesinden dolayı bir gerileme yaşadık. Bu alanda en kötünün geride kaldığına ve yeniden yükselişe geçeceğine dair çok güçlü emareler var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şunları kaydetti: “Turizmde de yine konjonktüre bağlı sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz, bu alanda da yeni pazarlara açılarak inşallah kayıplarımızı hızla telafi edeceğiz. Petrol fiyatlarındaki düşüş ve ithalatımızdaki azalış sebebiyle ekonomideki son yıllarda olan en önemli sorunu biliyorsunuz gösterilen cari açık konusunda olumlu yönde ilerlemeyi de sağladık. Enflasyon yüzde 10 seviyesinin altındaki seyrini sürdürüyor. İşsizlik konusunda toplam istihdamda geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre yaklaşık 700 bin kişilik artış olmasına rağmen iş gücüne katılım oranındaki yükseliş sebebiyle kısmi bir artış var gibi gözüküyor. Aslında istihdamla ilgili genel veriler olumlu yönde ilerlendiğine işaret veriyor.”
2016 yılında Türkiye’nin ekonomide toparlanış hazırlıklarını tamamlayıp yeniden güçlü bir yükseliş eğilimine girdiğine hep birlikte şahit olunacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne terör, ne de bölgesel sorunlar, ne de ülkemizin önünü kesmek isteyen güçler 2023 hedeflerimizi hayata geçirmemize engel olamayacaklar, bunun böyle bilinmesini istiyorum. Tabii biz de üretimimizi yüksek teknolojiye kaydırarak, dış ticareti geliştirici finansman imkânlarını artırarak, yeni pazarlar bularak, rekabet düzeyimizi yükselterek bu konuda üzerimize düşenleri yapmalıyız. Bu yöndeki çabaların da girişimcilerimizin, iş adamlarımızın daima yanında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz” dedi.
YENİ VE BÜYÜK TÜRKİYE’NİN ÖNÜNE ÇIKARTILAN SORUNLAR
Bugün yaşanılan sıkıntıların gerisindeki sebeplerden birinin de Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda sürdürdüğü kararlı yürüyüşünün ve bundan kaynaklanan endişelerin olduğunu bildiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dikkat ederseniz biz ne zaman yeni Türkiye dedik, büyük Türkiye dedik, işte o zaman akılla-mantıkla izah edemeyeceğimiz hadiselerin tabii seyrine tamamen aykırı bir sürü sorunu önümüzde bulduk. Allah aşkına soruyorum sizlere, Türkiye’nin güney sınırlarındaki ilçelerinde terör örgütünün başlattığı kalkışmanın mantıklı bir izahı var mı? En başta bölgede yaşayan insanlarımıza zarar veren, sıkıntı veren bu eylemleri hayatın doğal akışına uygun saymak mümkün mü? Sen yol yapacaksın, birileri gelecek oranın müteahhitlerini tehdit edecek. Sen havalimanı yapacaksın, havalimanını havan topuyla vuracak. Bunu kime yapıyoruz? Orada yaşayan Kürt kardeşlerimize. Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? İnsanilikten nasibini almamış mahlûklar bunlar. Bunlar methiyeler düzen bir kısım sözde akademisyenlerin ilimden bir nasibi olabilir mi? Ne diyor şair: ‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır’ diyor, işte bunlar bunlardandır. Bunlar böyle okumuşlar” şeklinde konuştu.
İSTANBUL’DAKİ KONSOLOSLARIN MAHKEMEYE GİTMESİ
“Suriye’deki gelişmelerin bir anda böylesine mahiyet ve yön değiştirmesi, bölgenin kendi dinamikleriyle açıklanabilir mi?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “DAEŞ bahanesiyle oynanan oyunların gerisindeki niyetleri, hedefleri görmemek için herhalde kör olmak lazım. Bölücü terör örgütüne kucak açanların, kol kanat gerenlerin endişesi herhalde bu her taraflarından zavallılık akan teröristlerin kendileri değil. Türkiye’yi 1959 yılından beri Avrupa Birliği kapısında bekletenlerin bilhassa son 10 yılda kabul ettikleri üyelere baktığımızda meselenin kriterler olmadığını gayet iyi anlıyoruz. İşte dün malum bir gazetecinin mahkemesi vardı ve bu yargılamaya katılanların durumu çok önemli. İstanbul’daki konsoloslar mahkemeye geliyor. Siz kimsiniz ya, sizin ne işiniz var orada? Yani diplomasinin de bir edebi var, adabı var; burası senin ülken değil, Türkiye! Sen konsolosluk binası veya konsolosluk sınırları içerisinde hareket edebilirsin, diğerleri izne tabidir. Bunlar kalkıp bu ülkenin içerisinde bir gövde gösterisini yapabilecek kadar haddi tecavüz edebiliyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, oynanan oyunun tarzını göstermesi bakımından bu çok önemli olduğunu vurguladı. Demokrasi, insan hakları, özgürlük, seçim laflarını dillerinden düşürmeyenlerin halkın desteğini alarak iş başına gelenlerle darbeciler karşı karşıya geldiğinde tercihlerinin hangisinden yana olduğunu hep birlikte takip ettiklerini ve gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarım milyon masum insanı katleden bir zalime karşı özgürlük mücadelesi veren bir halkın nasıl yalnız bırakıldığına, daha da kötüsü nasıl bombalandığına yine hep birlikte şahit olduklarını belirtti.
“AVRUPA KENDİ GÜVENLİĞİ UĞRUNA SAVUNDUĞU TÜM DEĞERLERE SIRTINI DÖNDÜ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren mülteci meselesinde Avrupa’nın kendi güvenliği ve refahı uğruna savunduğu tüm değerlere bir anda sırtını döndüğüne dikkat çekti.
Terör örgütlerinin tamamına ilkeli bir duruşla karşı çıkmak yerine, sadece bu ateşi kendi sınırları dışında tutmaya çalışanların ibretlik hallerine üzülmemenin mümkün olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte tüm bu manzaraya bakarak diyoruz ki; biz kendimiz olacağız, biz tarihimize, kültürümüze, değerlerimize ister ülke olarak, ister fert olarak tek başımıza da kalsak sahip çıkacağız, yaşatacağız. Eğer bu şekilde davranmazsak, geçmişteki nice toplumlar gibi, nice medeniyetler gibi biz de yok olur gideriz. Her zaman söylüyorum; Anadolu, medeniyetler ve milletler beşiğidir. Ama aynı zamanda Anadolu medeniyetler ve milletler mezarlığıdır. Yaşadığımız coğrafya gerçekten çok güzel, çok cazip, çok verimli ve çok değerlidir. Ama burası aynı özellikleri sebebiyle tehditlere, tehlikelere, saldırılara da çok açık bir coğrafyadır. Bu güzel, ama zor coğrafyada yaşayabilmenin, hedefleriniz doğrultusunda mesafe kat edebilmenin yolu millet olarak birliğinizi, beraberliğinizi güçlü tutmanızdan geçiyor. İşte onun için hep şunu söylüyorum: ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyorum.’ Aslında bu bir slogan değil bu yapımızın, varlığımızın dört temel taşı” dedi.
“DEVLET İÇİNDE DEVLET OLMAZ”
Türkiye’nin 79 milyon farklı etnik unsurlarla tek millet olduğunu, bu tek milletin tek bayrağı var olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayrağımızın rengi şehidimizin kanı, bağımsızlığımızın ifadesi hilal ve yıldız, işte bu yıldızın ifadesi şehitlerimizin her biridir. Ve bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Şunu bilmemiz lazım, tapuda iki tane önemli başlık görürsünüz: Bir arazi, tarla, diğeri arsa. Arsa, imar planı geçmişse arsa olur, aksi takdirde tarladır, arazidir. Aynı şekilde toprak normalde topraktır, ama bu toprak şehit kanlarıyla yoğrulduğu zaman vatan olur, farkı budur. Biz bu toprakları böyle vatan yaptık. Dördüncü başlığımız devlet, tek devlet. Devlet içinde devlet olmaz, öyle paralel devlet, bilmem ne devlet, böyle bir devlet bu ülkede yok, tek devlet, o da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir” diye konuştu.
“Biz işte bunları kabul edenlerle bu yolda yolumuza devam ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “İnşallah Rabbim dünyanın dört bir yanında emeğiyle, alın teriyle, birikimiyle, becerisiyle başarısını kabul ettirmiş sizlerin yardımcısı olsun. Rabbim tüm terör örgütlerinin ortak hedefi haline gelmiş olan ülkemize bu sorunların üstesinden gelecek güç, kuvvet ve irade versin. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, gazilerimize şifalar diliyorum. Hani Ziya Paşa’nın güzel bir sözü var: ‘İnsana sadakat yaraşır görse ikrah, yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah.’ Evet, biz neyle karşılaşırsak karşılaşalım Allah’ın yardımının bizimle olduğunu bilerek değerlerimize, ülkemize, milletimize sadakatten ayrılmayacağız.”