Son Dakika
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi üyesi Fidan’ın yemin törenine katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye kadar her alanda ülkemize çağ atlattığımız için gurur duyuyoruz”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 69 yaşında…
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Müslümanların mukaddes değerlerine yönelik saldırılar, fikir özgürlüğü parantezine alınarak görmezden geliniyor”
Dev yatırımlar | Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Malatya Havalimanı Yeni Terminal Binası Temel Atma törenine katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “G-20 ülkeleri arasında 2020’yi pozitif büyümeyle kapatabileceği anlaşılan iki ülkeden biri Türkiye’dir”
Gençler, nesne, edilgen olmayın
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kocatepe Kültür Merkezinde gençlere hitap etti.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, “(Gençlere) Gördüğünüz her zorluğu yenecek kudretin de kendi içinizde, deruninizde, ruhunuzda, vicdanınızda olduğundan emin olun. İşte bunun için ‘özne’ diyorum. Nesne, edilgen olmayın. Birisi, size bir şey empoze ettiğinde, onun, o empoze karşısında durun, özne olma iradenizi ortaya koyun” dedi.
Davutoğlu, Kocatepe Kültür Merkezinde “Başbakanımız Gençlerle Buluşuyor” etkinliğinde yaptığı konuşmada, gençlerden, fil dişi kulelere çekilmemelerini, buralardan ahkam kesmemelerini, ait oldukları toplumun içinde yaşamalarını, onlarla yürümelerini, ağlamalarını, gülmelerini istedi.
Akademik hayatında, kitap yazarken günlerce kapandığını ancak hiçbir zaman yaşadığı sosyolojik gerçeklikten kopmadığını belirten Başbakan Davutoğlu, her zaman hayatın içinde olmaya özen gösterdiğini ifade etti.
Gençlere, “İdealleri ile gerçeklik arasındaki bağları doğru kurmaları, gerçekle yüzleşmekten korkmamaları, her an mücadele edecek şekilde zorluklara hazır olmaları” tavsiyesinde bulunan Davutoğlu, ” (Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır) diyen ilahi bir kelamı okuyarak büyüdüklerini” anlattı.
“Hiçbir zorluk sizi yıldırmasın” diye gençlere seslenen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Öğrencilerim bazen verdiğim ödevlerden çok sıkıldıklarında veya zor geldiğinde şunu söylerdim; Bugün de günlük hayatımda hep kendime bir tefekkür ettiğim, bunu telkin ederek enerji buluyorum; Allah adildir, Allah bir kuluna, bir zorluğu görme imkanı, kabiliyeti vermişse, onu yenme ve aşma gücü de vermiştir. Göremiyorsanız zaten sorumlu değilsiniz, herkesin sorumlulukları bu anlamda farklı olabilir. Ama gördüğünüz her zorluğu yenecek kudretin de kendi içinizde, deruninizde, ruhunuzda, vicdanınızda olduğundan emin olun. İşte bunun için ‘özne’ diyorum. Nesne, edilgen olmayın. Birisi size bir şey empoze ettiğinde, onun, o empoze karşısında durun, özne olma iradenizi ortaya koyun. Her şey zihinde, gönülde başlar. Zihninizde ve gönlünüzde kendinizle ilgili bir dünya inşa edememişseniz, kendi dünyanızı inşa edecek gücü kendinizde bulamamışsanız, büyük ideallere doğru yürüyemezsiniz.”
Öğrencilerle geçtiğimiz gün buluştuğunda 1970’li yıllardan bahsettiğini aktaran Başbakan Davutoğlu, gençliğinde, Türkiye’de bir şiddet sarmalının olduğunu, şiddetin şehirleri, sokakları, siyaseti, üniversiteleri, gönülleri rehin aldığını anımsattı.
“Çok zor günler yaşadık”
Doğru yoldan yürüyerek, doğru insanlarla arkadaş olarak, milletin değerlerinden hiç ayrılmayarak o günlerde şiddete ve nefrete karşı tavır aldıklarını belirten Davutoğlu, “Ama şiddetten de azade olamadık. Birçok olayda, çok zorlu günler yaşadığımız oldu. Allah bir daha o günleri göstermesin” diye konuştu.
“Bağımsız Türkiye”, “Büyük Türkiye”, Adil Türkiye” diyen genç zihinlerin, bedenlerin 1970’li yıllarda birbirine karşı tahrik edildiğini, kırdırıldığını hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Onun için şimdi yaşadığımız terör, hep bana o yıllarda gencecik toprağa düşen bedenlerin, yaşaması halinde bu ülkeye nasıl büyük katkılar yapacağını hatırlatır. En solcusu ‘en bağımsız Türkiye’ derken, en milliyetçisi, en İslami görüşe sahip olanı ‘büyük, adil Türkiye’ derken, hep aynı şeyin arayışı içindeydiler. Şimdi hepimiz üniversitelerde, sosyal hayatta farklı siyasi görüşlere sahip olsak da bilin ki bu ülke hepimizin. Cennet gibi bir ülke. Ve görüş ayrılıklarının bir çatışmaya dönüşmemesi için birbirimizi sevmeyi öğrenmemiz lazım. Burada benim o yıllarda sığınağım, entelektüel, zihni sığınağım… Gençliğin psikolojik zemini unutmayalım, altını çizerek söylüyorum, öz güvendir, özne olmaktır. Kendine güveneceksin ve sağlam bir psikolojik zemine basacaksın. Ama eğer psikolojik zemin yeterince geliştirilmezse, bir müddet sonra o öz güven kibre ve altı doldurulmamış bir boşluğa dönüşmeye başlar. Onu dolduracak şey, entelektüel, zihni zemindir. O da okul hayatı kadar, alternatif okumalarla olur.”
Daha lise çağlarında alternatif okumalar yaptıklarını belirten Başbakan Ahmet Davutoğlu, o zaman var olan eğitim paradigmasının, kendilerine “özne” olmayı öğretmediğini, “ezberleyin ve itaat edin” denildiğini aktardı.
“Rüyalarınıza sınır koymayın”
“Ant için, andın manasını dahi tartışmadan, 27 Mayıs ya da 12 Eylül sonrasındaki doğruları tekrar edin ve inanın, başka bir şey düşünmeyin, eleştirmeyin, gözünüzü kapatın, adaletsizlik olsa da ‘bizi yönetenler en iyi iyisini bilir’ diye düşünün, ‘Bu ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz’ diyen bir zihniyet içinde devlete bakın” denildiğini anımsatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim rüyalarımız, hayallerimiz vardı ve o hayaller, alternatif okumalarla oluştu. Doğu’nun, Batı’nın bütün klasiklerini bir arı, karınca gibi gece, gündüz okumaya çalıştık. Bu ülkenin yetiştirdiği bütün aydınları ayrım gözetmeksizin anlamaya çalıştık. Çünkü gerçekten içimizde yeşerttiğimiz bir ümit için o zihni birikime sahip olmamız gerekiyordu. Çok ümitsizliğe kapıldığımız bir anda, üniversitede bir çatışmalı ortamdan biraz daha etkilenmiş olarak, bu etkilenmek yaralanmanın nazik ifadesidir. Evde kitap okurken bir arkadaşım gelmişti, dedi ‘Her gün saldırıya uğruyoruz, çatışma ortamı var, yarınımızın ne olacağı belli değil, sen ise okuyorsun.’ Dedim ki ‘Yarın okula yine gideceğim, o mücadeleyi yine sürdüreceğim ama bildiğim bir şey var esas büyük sorumluluk bizlere nübüvvet yaşı olan 40 civarında gelecek.’ Yarın yaşayıp, yaşamayacağımı, bir saldırıda başıma iş gelip gelmeyeceğini bilmiyorum, gerçekten bilmiyorduk. Ama bildiğim bir şey var; Eğer yaşarsam 40 yaşımda dünyaya ve insanlığa hitap edecek birikimi şimdiden oluşturmak zorundayım.”
Stratejik Derinlik kitabını yazdığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “Günlük hayatta sosyal aktivitelerin içinde olun, heyecanınız, hayalleriniz, rüyalarınız olsun ama sizler bir taraftan da 2040 yıllarının Türkiyesi’nin, 2030’lu yılların Türkiyesi’nin, dünyasının ihtiyaçlarına hitap edecek şekilde kendinizi yetiştirin. İdeallerinizi entelektüel birikimle zenginleştirin, rüyalarınıza, hülyalarınıza hiç sınır koymayın” diye konuştu.
“Gerçeklikler bizi esir alamaz”
Statükocuların, “Böyle rüyalarla, hayallerle ne işin var, gerçeklik var, bu gerçeklikleri kabul et ve bununla yaşa” diyeceğini ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi:
“Bize, dış politikada zalimlere karşı mazlumları, Filistin’i ve diğer birçok hamleler içinde, dış politikayı savunduğumuzda şöyle eleştirenler oldu. ‘Rüya, hayal görüyorlar’ Türkiye, 12 yıl önce ulaşması imkansız olduğu yerlere bugün geldi ama o gün bizim ‘hayal gördüğümüzü’ iddia edenlere karşı söylediğimiz çok net bir ifade vardı. Evet bizim bu ülke, bu bölge, Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya, Balkanlar, bütün insanlık için hayallerimiz var. Uykumuzu kaçıran rüyalarımız var, hayalleri, rüyaları olmayanlar utansın. Hayatlarında bir kez dahi o derin uykularından bir fikir ya da dava çilesiyle uyanıp gecenin karanlığında Rabbine dönüp ‘bize kudret ver ki şu adaletsizlikleri düzeltelim’ diyemeyenler utansın. Bizler, hayallerimizi, rüyalarımızı gerçeklik üzerine inşa ederiz ama o gerçeklikler, bizi esir alamaz.”
Davutoğlu, Kocatepe Kültür Merkezinde “Başbakanımız Gençlerle Buluşuyor” etkinliğinde yaptığı konuşmada, iyi yetişmek için örgün eğitimin yanında alternatif eğitimin de bir o kadar şart olduğunu söyledi.
Örgün eğitimde standartların olduğunu ve öğrencilere belirli bir müfredat kapsamında eğitim verildiğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Bazen müfredatları aşmak gerekiyor, bazen disipliner sınırları kırmak gerekiyor. Ben çift ana dal mezunuyum. Mümkün olsa beş dal yapardım. Zihin bölünmez. İyi bir ekonomist olmak için tarih bilmek şart, iyi bir siyaset bilimci olmak için felsefe bilmek şart, iyi bir dünya tarihi bilmeden, sağlam bir düşünce zeminine sahip olmadan düşünce üretemezsiniz. Kendi medeniyetinizi anlamak için medeniyetler tarihi hıfzedeceksiniz. Bugünlerde çokça medeniyet kavramı üzerinde yazıyor, çiziyor ve konuşuyoruz. Daha çokta siyaset vizyonlu bir temel kavram olarak alıyoruz ama her birinizin medeniyet kavramına bakışını doğru bir şekilde inşa etmesi önemli.”
“Alternatif okumalar ve yaklaşımlar geliştirmeli”
Davutoğlu, gençlerin düşünce ekollerini, sanat ve estetik bilinçlerini inşa etmek zorunda olduğunun altını çizerek, “Bunlar liselerde, üniversitelerde tam olarak verilmeyebilir. En iyi öğretmen bazen aynı yaşıtların ortak bulundukları ortamda arkadaşların bir birine öğretmenlik yapmasıdır” diye konuştu.
Gençliğinde birçok şeyi arkadaşlarından öğrendiğini vurgulayan Davutoğlu, arkadaşlarıyla okuldan çıkıp Beyazıt semti civarındaki kahvehanelerde “Batılaşma Sorunu” etrafında tartışmalar yaptığını anlattı.
Gençliğinde diksiyon veya münazara kursları almadığını, hitap etmeyi o yıllarda arkadaşlarıyla yaptığı sohbetler sayesinde öğrendiğini dile getiren Davutoğlu, gençlere hitaben şunları söyledi:
“Sizi, gerçek anlamda yetiştirecek şey, örgün eğitimin dışında kendinize biçtiğiniz rol itibariyle arkadaşlarınızla kurduğunuz küçük sohbet gruplarıdır. Bunun için hepinizin kendisini geleceğe hazırlaması lazım. Bu toprakların ruhunu hakkıyla sahiplenmeniz için evrensel insani değerleri sahiplenmeniz ve korumanız için herkesin, her canlının hukukunu sahiplenmeniz ve korunmanız için, ideolojik tuzaklara ve kapanlara yakalanmamanız için, tek boyutlu kalmamanız için, sizin gibi düşünmeyenleri doğru anlamanız için, dünya görüşünüzün zenginleşmesi için, dünyadaki bütün gelişmeleri doğru değerlendirmeniz için, kendinizle ve çevrenizle barışık olmanız için, sevginin, muhabbetin, diyaloğun kıymetini bilmeniz için mutlaka alternatif okumalar ve alternatif yaklaşımlar geliştirmeniz lazım.”
“Biçilen elbiselere sıkışıp kalmayın”
Gençlerden kendisiyle barışık olmalarını isteyen Davutoğlu, kendisiyle barışık olan birinin dünyayla da barışık olacağını söyledi.
Görüş farkı gözetmeksizin gençlerin Batı ve Doğu klasiklerini okumasını isteyen Davutoğlu, gençlerin Gazali’nin de Kant’ın da eserlerini okumasını önerdi.
“(Ben mühendisim tarih bilmeme gerek yok, İbn-i Haldun okumasam da olur) demeyeceksiniz. Onu yapan mühendis makineyle ilgilenen robot gibi olur bir müddet sonra. Bütün düşünsel ve felsefi arka planını geliştiren bir mühendis makineye bile ruh verir” diyen Davutoğlu, gençlere, “Hiç bir zaman size biçilen elbiselere sıkışıp kalmayın” tavsiyesinde bulundu.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Sabah lisede öğrenci olan kızım, ‘baba niye bu kadar çok şey öğrenmek zorundayız, işin özünü öğrenelim yeter’ dedi, oğlum aynı şekilde. Her sabah böyle eleştirel aile ortamında gençlerin bakış açılarını alıyorum. Haksız değiller belki. Mesele çok bilgiyle yüklenmek değil, mesele düşünce yöntemini öğrenmek. Bilgiyi bilgi yapacak şey o düşünce yöntemiyle bir süzgeçten rafine haline gelmiş olmasıdır. Ben doğrudan üniversitede okumadığım alanlarda dahi sahip olduğum birikimi kendi gayretimle elde etmeye çalıştım. Bunu yapacak olan sizlersiniz.”