G20 Liderler Zirvesi tarihinde bir ilk

G20 Liderler Zirvesi tarihinde bir ilk

G20 liderleri, zirve tarihinde ilk kez teröre karşı mücadele için hazırladıkları ortak bildiriyle uluslararası alanda dayanışma vurgusu yaptı.

İmza atılan “Terörizmle mücadele hakkında G20 Bildirisi”nde, 13 Kasım’da Paris’te ve 10 Ekim’de Ankara’da düzenlenen “menfur” terör saldırısının en güçlü şekilde kınandığı belirtilerek, “Saldırılar, tüm insanlığa yapılan kabul edilemez bir hakarettir. Terör saldırısı kurbanları ve ailelerine en derin başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Nerede olursa olsun, tüm şekilleriyle terörle mücadelede kararlılık ve dayanışmamızı teyit ederiz” denildi.

Terörle mücadelede birlik mesajının verildiği bildiride, “Terör örgütlerinin yayılması ve terör faaliyetlerindeki kayda değer artış, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazasını doğrudan zayıflatmakta; küresel ekonomiyi güçlendirme ve sürdürülebilir büyüme ile kalkınmayı sağlamaya yönelik devam eden çabalarımızı tehlikeye sokmaktadır” denildi.

Bildiride, “Hiçbir durumda meşrulaştırılması mümkün olmayan terörizmin her türlü eylem, yöntem ve uygulamasını, bütün biçimleriyle, gerekçesi ne olursa olsun, nerede ve kim tarafından işlenirse işlensin, kesin surette kınıyoruz” değerlendirmesinde bulunuldu.

Terörizmin hiçbir din, milliyet, vatandaşlık veya etnik grupla ilişkilendirilemeyeceği vurgulanan bildiride şunlar kaydedildi:

“Terörizmi, artan uluslararası dayanışma ve işbirliği çerçevesinde önlemek ve durdurmak için birlikte çalışma kararlılığımızı, Birleşmiş Milletlerin bu konudaki merkezi rolünü dikkate alarak, ve Birleşmiş Milletler Şartı ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler ile özellikle uluslararası insan hakları hukuku, uluslararası mülteci hukuku ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca ve ilgili uluslararası sözleşmeler, BM Güvenlik Konseyi kararları ve BM Terörizmle Mücadele Küresel Stratejisinin tam uygulanması marifetiyle yineleriz”

Proaktif işbirliği çağrısı

Bildiride, bilgi paylaşımı konusunda işbirliğinin artırılması, teröristlere ait mal varlıklarının dondurulması, terörün finansmanının suç sayılması, terörizmle ilişkili ve terörü finanse eden rejimlere ekonomik yaptırımların uygulanması, Mali Eylem Görev Gücü standartlarının ilgili tüm alanlarda uygulamaya konulması da dahil terörizmi finanse eden kanallarla mücadele edilmesi konusundaki taahhütlerin sürdüğü vurgulandı.

Bildiride, terörle mücadele eylemlerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2178 sayılı kararında belirtildiği üzere terörizme elverişli şartlar, şiddete varan aşırıcılık, radikalleşme ve eleman temin etmeyle mücadele, terörist hareketlerin engellenmesi, terörist propagandanın önlenmesine dayalı kapsamlı bir yaklaşımın parçası olarak devam etmesi gerektiğine işaret edildi. Teröristlerin, internet de dahil olmak üzere, teknolojiyi, iletişimi ve kaynakları istismar ederek terör eylemlerini teşvik etmelerinin önüne geçilmesinin gerekliliğine değinilen bildiride, “Terörizmin doğrudan veya dolaylı cesaretlendirilmesi, terör faaliyetlerinin kışkırtılması ve şiddetin övülmesi engellenmelidir. Şiddete varan aşırıcılıkla mücadele için, gençleri de dahil edecek şekilde sivil toplumu desteklemek ve toplumun tüm üyeleri bağlamında kapsayıcılığı teşvik etmek üzere her seviyede proaktif çalışma ihtiyacının farkındayız” denildi.

Yabancı terörist savaşçılar konusuna da vurgu yapılan bildiride, şu ifadeler yer aldı:

“Büyüyen vahim yabancı terörist savaşçı akımı ve bu akımın kaynak, geçiş ve hedef ülkeler dahil olmak üzere bütün devletlere yönelttiği tehdit nedeniyle kaygılıyız. Bu tehdide karşı, bilgi paylaşımı, seyahatleri saptamak için sınır yönetimi ve uygun cezai müeyyideler oluşturulması da dahil olmak üzere, işbirliğimizi geliştirmek ve gerekli önlemleri almak suretiyle, mücadele etmek ve bu olguyu engellemek için kararlıyız. Küresel havacılık güvenliğini güçlendirmek için birlikte çalışacağız”

LİDERLER BİLDİRGESİ

G20 Antalya Zirvesi’nin sonuçları Liderler Bildirgesi ile kamuoyuna duyuruldu.

Bildirgede, G20 Liderleri’nin, insanların refahını artırmak için güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümeyi elde etmeye yönelik ilave ortak eylemleri belirlemek üzere 15-16 Kasım’da Antalya’da bir araya geldiği ifade edildi.

“Büyümenin güçlü ve kapsayıcı olması konusunda son derece kararlıyız ve daha fazla ve daha kaliteli istihdam oluşturacağız” denilen bildirgede, kapsayıcı büyümeyi ilerletmek ve güveni sağlamlaştırmak için tüm politika araçlarının kullanılması ve bütün paydaşlarla güçlü bir ilişki kurulması gerektiğinin bilincinde olunduğu belirtildi.

Hedefleri gerçekleştirmek için bu yıl, verilen sözleri yerine getirmek amacıyla geçmiş taahhütlerin uygulanması, büyümenin güçlü bir destekçisi olarak yatırımların artırılması ve büyümenin nimetlerinin herkesçe paylaşılabilmesi için eylemlerde kapsayıcılığın desteklenmesi olmak üzere 3 sacayağı etrafında kapsamlı bir gündem benimsendiğine işaret edilen bildirgede, bu gündemi uygularken aynı zamanda, düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerle olan diyaloğun da güçlendirildiğine yer verildi.

Toparlanmanın güçlendirilmesi ve potansiyelin artırılması

Küresel ekonomik büyümenin dengesiz görünümünü sürdürdüğü ve bazı büyük ekonomilerdeki olumlu görünüme rağmen büyümenin beklentilerin altında seyretmeye devam ettiğine değinilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

“Finansal piyasalardaki riskler ve belirsizlikler devam etmekte ve jeopolitik zorluklar giderek küresel bir soruna dönüşmektedir. Bunlara ilaveten küresel talepteki eksiklik ve yapısal sorunlar, cari ve potansiyel büyüme üzerinde baskı oluşturmayı sürdürmektedir.

Güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme için eşgüdüm halinde sağlam makroekonomik politikaları uygulamaya devam edeceğiz. Merkez Bankalarımız, görev tanımlarıyla tutarlı olacak şekilde, fiyat istikrarını sağlamaya ve ekonomik aktiviteyi desteklemeye devam edecektir. Maliye politikalarını, büyümeyi ve istihdam oluşturulmasını desteklemek için kısa vadeli ekonomik koşulları dikkate alarak esnek bir şekilde uygulayacağımıza dair taahhüdümüz yineliyoruz ve aynı zamanda kamu borcunun gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranını sürdürülebilir bir patikaya oturtacağız. Ayrıca verimliliği, kapsayıcılığı ve büyümeyi desteklemek amacıyla bütçe harcamalarının ve gelirlerinin dağılımını gözden geçirmeye de devam edeceğiz. Küresel yeniden dengelemenin sağlanmasına dair taahhüdümüze bağlıyız. Olumsuz yayılma etkilerini en aza indirmek, belirsizliği azaltmak ve şeffaflığı artırmak amacıyla, başta para politikası ve diğer politikalara ilişkin önemli kararlar olmak üzere, adımlarımızı dikkatli bir şekilde ayarlayacak ve açık bir iletişim politikası izleyeceğiz. Büyük ve oynak sermaye hareketliliğinden kaynaklanan risklerin olduğu bir ortamda, yeterli bir küresel finansal güvenlik ağının sağlanmasını da içeren uygun çerçevelerle finansal istikrarı sağlayacağız ve finansal küreselleşmenin nimetlerinden istifade edeceğiz. Döviz kuruna ilişkin önceden vermiş olduğumuz taahhütleri yineliyoruz ve her türlü korumacılığa karşı duracağız.”

Geçen yıl Brisbane’da ilan edildiği üzere G20’nin toplam GSYH büyümesini 2018’e kadar yüzde 2 artırma yönündeki hedefe bağlılığın yinelendiği bildirgede, “İstihdam oluşturulması, kapsayıcılığın sağlanması, eşitsizliklerin azaltılması ve fiili ve potansiyel büyümenin artırılması için talebi destekleyici önlemler ile yapısal reformlar içeren büyüme stratejilerimizin tam olarak ve zamanında uygulanması en önemli önceliğimizdir” ifadelerine yer verildi.

Bildirgede, geçen yıldan bu yana, çok-yıllı taahhütlerin yarısını uygulayarak taahhütlerin yerine getirilmesinde önemli bir mesafe katedildiği belirtildi. Bildirgede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“IMF, OECD ve Dünya Bankası Grubunca yapılan analize göre, uygulamış olduğumuz politikalar ortak büyüme hedefimizin üçte birinden fazlasına tekabül etmektedir. Ancak bundan daha fazlasını yapmaya ihtiyaç olduğunu da tasdik ediyoruz. Kalan taahhütlerimizin uygulanmasını hızlandırmak için hızla eyleme geçecek ve daha fazla çaba harcayacağız. Buradan hareketle, bu yıl geliştirdiğimiz sağlam izleme çerçevesi yoluyla taahhütlerimizin uygulanmasını yakından takip etmeye devam edeceğiz. Değişen ekonomik şartlar ve politika öncelikleri ile özellikle yavaşlayan verimlilik artışı gibi yapısal zorluklar karşısında geçerliliklerini muhafaza etmek ve ortak büyüme hedefimiz ile tutarlıklarını korumak amacıyla büyüme stratejilerimizi gözden geçirmeye ve güncellemeye de devam edeceğiz. Güncellenmiş büyüme stratejilerimizi ve ana taahhütlerimizin uygulama takvimlerini içeren Antalya Eylem Planı, küresel ekonomideki zorlukları aşmaya yönelik kararlığımızı yansıtmaktadır.”

G20 liderleri, büyümenin kapsayıcı olmasını, istihdam yaratmasını ve toplumun tüm kesimlerine fayda sağlamasını temin etmeye kararlı olduklarını bildirdi.

Bildirgede, büyümenin kapsayıcı olmasını, istihdam yaratmasını ve toplumun tüm kesimlerine fayda sağlamasını temin etmeye kararlı olunduğu vurgulandı.

Birçok ülkede artan eşitsizliklerin, sosyal uyuma ve vatandaşların refahına yönelik risk teşkil edebildiği gibi olumsuz ekonomik etkilere de neden olabildiği ve büyümeyi artırma hedefine zarar verdiği ifade edilen bildirgede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Kapsamlı ve dengeli ekonomik, mali, iş gücü, eğitim ve sosyal politikalar, eşitsizliklerin azaltılmasına katkıda bulunacaktır. Çalışma ve İstihdam Bakanlarımızın Bildirgesi’ni kabul ediyor ve iş gücü gelirinin milli gelir içerisindeki payı ve eşitsizlikler konusundaki G20 politika önceliklerinde belirtildiği üzere, istihdam piyasalarını daha kapsayıcı kılmaya dönük öncelikleri uygulamak konusundaki kararlılığımızı ifade ediyoruz. Finans ve Çalışma ve İstihdam Bakanlarımıza büyüme stratejilerimiz ile istihdam planlarımızı eşitsizlikle mücadele konusundaki eylemlerimizi güçlendirecek ve kapsayıcı büyümeyi destekleyecek şekilde gözden geçirmeleri çağrısında bulunuyoruz. Sosyal diyalogun hedeflerimizin ileriye götürülmesinde elzem olduğunu dikkate alarak, B20 ve L20’nin istihdam, büyüme ve düzgün iş koşulları konusundaki ortak açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz.”

İşsizlik, eksik istihdam ve kayıt dışı işlerin, birçok ülkede eşitsizliklerin önemli bir kaynağını teşkil ettiğine ve ekonomilerin gelecek dönemde büyüme beklentilerini zayıflatabildiğine dikkat çekilen bildirgede, G20 Kaliteli İşlerin Geliştirilmesi Çerçeve Belgesi’yle uyumlu olarak daha fazla ve daha iyi kaliteli işlerin geliştirilmesine ve G20 Beceriler Stratejisi’yle becerilere yatırım yapmaya ve geliştirmeye odaklanıldığı belirtildi.

Girişimciliğin teşvik edilmesi dahil olmak üzere, gençlerin iş gücü piyasasına daha iyi entegre olmasını desteklemek konusundaki kararlılığın yinelendiği bildirgede, daha önceki taahhütler temelinde ve ulusal koşulları da dikkate alarak, G20 ülkelerinde iş gücü piyasasında daimi olarak geride kalma riskini en çok taşıyan gençlerin oranının 2025’e kadar yüzde 15 azaltılması G20 hedefi üzerinde mutabık kalındığı bildirildi.

Birdirgede, OECD ve ILO’ya, bu hedefe ulaşılması yolundaki ilerlemeyi izlemek üzere G20 liderlerine destek vermeleri çağrısında bulunuldu. Bildirgede, ayrıca istihdam planlarının ve kadınların iş gücü piyasasına katılımının artırılması hedefinin uygulanması ile sürdürülebilir küresel arz zincirleri içerisinde daha güvenli ve sağlıklı iş yerleri tesis edilmesini güçlendirme konularının izlenmeye devam edeceği kaydedildi.

“Gümüş ekonomi” potansiyeli araştırılacak

Bildirgede, uluslararası emek hareketliliği ile yaşlanan nüfuslar gibi konular yoluyla emek piyasalarına sağlanmış olan fırsatlar ile meydana gelen sınamaların ele alınacağı belirtildi.

Bazı G20 ülkelerinde iç emek hareketliliğinin önemli bir iş gücü piyasası meselesi oluşturduğu ifade edilen bildirgede, “Yeni gelişmekte olan ‘gümüş ekonomi’ konusundaki potansiyeli kabul ediyoruz ve bu potansiyeli daha fazla araştıracağız. Çalışma ve İstihdam Bakanlarımızın sağlanan ilerlemeleri 2016 yılında rapor etmelerini bekliyoruz” ifadelerine yer verildi.

Özellikle özel sektör katkısıyla yatırımları arttıracak güçlü bir ivme sağlamak için yatırım ortamının geliştirilmesi, kamu yatırımları da dahil olmak üzere verimli ve kaliteli altyapı yatırımların teşvik edilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) desteklenmesi ve bilgi paylaşımına katkı sağlayacak somut politika ve eylemleri bünyesinde barındıran Ülkelere Özel Yatırım Stratejilerinin geliştirildiğine değinilen bildirgede, OECD tarafından yapılan analize göre bu stratejilerin G20 ülkelerinin toplam yatırımlarının milli gelirlerine oranını 2018’e kadar yaklaşık yüzde 1 puan civarında arttıracağının tahmin edildiği kaydedildi.

KOBİ’lere uzun vadeli finansmana özel önem

Yatırımların hazırlanma, önceliklendirilme ve uygulanma süreçlerinin geliştirilmesi amacıyla kamu-özel işbirliği (KÖİ) modellerinde rehberler ve en iyi uygulama örneklerinin geliştirildiğine işaret edilen bildirgede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Ayrıca altyapı yatırımları ve KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştıracak şeffaf ve anlaşılır menkul kıymetleştirme ile varlığa dayalı finansman dahil alternatif finansman yapılarını değerlendirdik. Bu bağlamda, yatırım ortamını geliştirmek, uzun dönemli finansmanı kolaylaştırmak, kurumsal yatırımcıların katılımını artırmak, alternatif sermaye piyasası araçları ve varlığa dayalı finansman modellerinin gelişimini desteklemek ve de kaynak kullandırmaya, bilançolarını optimize etmeye ve özel sektör finansmanını harekete geçirmeye yönelik çok taraflı kalkınma bankalarını teşvik etmek üzere bakanlarımıza çalışmalarına devam etmeleri yönünde çağrıda bulunuyoruz.

Ülkelerin altyapı projelerini daha iyi hazırlama, önceliklendirme ve finanse etmelerini sağlayacak yöntem ve araçların ortaya çıkarılması amacıyla girişimlerimizi artırıyor ve araç setleri geliştiriyoruz. Küresel Altyapı Merkezi’nin bu çabalar doğrultusunda önemli katkı sağlamasını bekliyoruz. Özel sektör yatırımlarını destekleyecek güçlü kurumsal yönetim çerçevesini mümkün kılmaya yönelik G20/OECD Kurumsal Yönetim İlkelerini kabul ediyoruz.

KOBİ’lerin uzun vadeli finansman imkanlarının geliştirilmesine özel önem verdik. Ayrıca, rehber niteliğinde hazırlanan KOBİ Finansmanı Ortak Eylem Planı ile G20/OECD KOBİ Finansmanı Üst Düzey İlkelerinin yanı sıra KOBİ’lerin büyüme ve istihdama katkısını kolaylaştıracak küresel bir platform niteliğinde yeni bir girişim olan ve özel sektör öncülüğünde kurulan Dünya KOBİ Forumu’nu memnuniyetle karşılıyoruz.”

G20 Liderler Bildirgesinde, finansal sistemde ortaya çıkan, önemli bir kısmı bankacılık dışı sektörlerden kaynaklanabilecek risk ve kırılganlıkların izlenmeye ve gerektiğinde bunlara yönelik tedbirler alınmaya devam edileceğini bildirildi.

Bildirgede, küresel ticaret ve yatırımın, ekonomik büyüme ve kalkınmanın önemli itici güçlerini oluşturduğu, istihdam yarattığı ve refah ile kapsayıcı büyümeye katkıda bulunduğu ifade edildi.

Küresel ticaretteki büyümenin, kriz öncesi dönemin altında kalmaya devam ettiğinin not edildiği aktarılan bildirgede, bu durumun, hem dönemsel hem de yapısal faktörlerin bir sonucu olduğu belirtildi. Bildirgede, “Bu nedenle, gözden geçirilmiş büyüme stratejileri dahil olmak üzere ticaret ve yatırımın kuvvetlendirilmesi yönündeki çabalarımızı daha iyi koordine edeceğimize dair güçlü taahhüdümüzü teyit ediyoruz” denildi.

Kapsayıcı Küresel Değer Zincirleri’nin (KDZ), dünya ticaretinin önemli güçlerinden biri haline geldiği belirtilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

“Her boyuttaki şirketin ve özellikle KOBİ’lerin her ekonomik kalkınma düzeyindeki ülkede KDZ’lere katılmasına imkan veren politikaları destekliyoruz ve gelişmekte olan ülkelerin daha iyi katılımını ve değer katmasını teşvik ediyoruz. Korumacı tedbirleri artırmama ve bunları geri çekme konusundaki uzun süredir devam eden taahhüdümüzü teyit ediyoruz ve bu alandaki ilerlememizi izleyerek müteyakkız kalacağız. Bu amaç doğrultusunda, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’ndan (UNCTAD) ticaret ve yatırımı sınırlayan önlemler konusundaki raporlamalarını sürdürme çağrısında bulunuyoruz. Ticaret bakanlarımızdan düzenli olarak toplanmalarını istiyor ve bunu destekleyecek bir çalışma grubu üzerinde anlaşmaya vardığımızı açıklıyoruz.”

“DTÖ merkezi rol oynamaya devam etmeli”

DTÖ’nün çok taraflı ticaret sisteminin omurgası olduğuna dikkati çekilen bildirgede, söz konusu örgütün ekonomik büyüme ile kalkınmayı geliştirmek için merkezi bir rol oynamaya devam etmesi gerektiği vurgulandı.

Çok taraflı ticaret sisteminin daha iyi ve etkin çalışması gerektiği konusunda mutabık olunduğu ve sistemin işleyişinin iyileştirilmesi için birlikte çalışma kararlılığının yinelendiği belirtilen bildirgede, şöyle devam edildi:

“Doha Kalkınma Gündemi ile ilgili olanlar dahil, dengeli sonuçlar sağlayacak ve Doha gündemiyle ilgili çözümlenmemiş konular ve ilgili diğer konulara ilişkin Nairobi sonrası çalışmalara sarih biçimde yol gösterecek başarılı bir Nairobi Bakanlar Konferansı için birlikte çalışmaya kararlıyız. Tarım, kalkınma, kamu stokları ile Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması’nın hızlı bir şekilde onaylanması ve uygulanması dahil olmak üzere Bali Paketi’nin tüm unsurlarının uygulanması için gayretlerimizi arttıracağız. İkili, bölgesel ve çok taraflı ticaret anlaşmalarımızın birbirlerini tamamlaması, şeffaf ve kapsayıcı olmaları ve DTÖ kuralları temelinde daha güçlü çok taraflı ticaret sistemine katkı sağlamalarını temin için gayretlerimizi sürdüreceğiz. Ticaretin küresel kalkınma çabalarındaki önemli rolünü vurguluyoruz ve kapasite geliştirme yardımına ihtiyaç duyan kalkınmakta olan ülkelere yönelik ticaret için yardım gibi mekanizmaları desteklemeye devam edeceğiz.”

Dayanıklılığın artırılması

Bildirgede, finansal kuruluşların dayanıklılığının güçlendirilmesi ve finansal sistemin istikrarının geliştirilmesinin, büyüme ve kalkınmanın sürdürülebilirliği için önem arz ettiği bildirildi.

Küresel finansal sistemin dayanıklılığının geliştirilmesi için finansal düzenlemeler gündeminin ilave temel unsurlarının tamamlandığı aktarılan bildirgede, “Özellikle, batamayacak kadar büyük sorununun sona erdirilebilmesinde önemli bir adım olarak, küresel sistemik önemi haiz bankaların toplam zarar karşılama kapasitelerine yönelik uluslararası ortak standardı tamamladık. Ayrıca, küresel sistemik önemi haiz sigorta şirketlerinin zarar karşılama kapasitelerine yönelik yükümlülüklerin ilk versiyonu üzerinde uzlaştık” ifadesine yer verildi.

“FSB’nin bir sonraki toplantımızda bizleri bilgilendirmesini istiyoruz”

Daha güçlü ve dayanıklı bir finansal sistem inşa edebilmek için, yapılması gereken kritik çalışmaların bulunduğuna işaret edilen bildirgede, bilhassa, merkezi karşı tarafların dayanıklılığı, toparlanma planlaması ve çözümlenmesi konusundaki çalışmaların beklendiği belirtildi. Ayrıca, Finansal İstikrar Kurulu’ndan (FSB) bir sonraki toplantıda bilgilendirme istenen bildirgede, şunlar kaydedildi:

“Finansal sistemde ortaya çıkan, önemli bir kısmı bankacılık dışı sektörlerden kaynaklanabilecek, risk ve kırılganlıkları izlemeye ve gerektiğinde bunlara yönelik tedbirler almaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, piyasa temelli finansmanın dayanıklılığının artırılması amacıyla, sistemik risklerin yapısıyla uyumlu bir şekilde, gölge bankacılığın düzenlemesini ve gözetimini güçlendireceğiz. Muhabir bankacılık hizmetlerindeki azalmanın değerlendirilmesinde ve uygun tedbirlerin alınmasında aşama kaydedilmesini bekliyoruz. St. Petersburg Bildirgesi ile uyumlu bir şekilde, haklılığı ortaya konulduğu takdirde, ülkelerin birbirlerinin düzenlemelerini esas almaları da dahil olmak üzere, tezgahüstü türev ürünler reformunun uygulanmasına yönelik çabalarımızı artıracağız.

Önümüzdeki dönemde, küresel finansal düzenleme çerçevesini üzerinde uzlaşmış olduğumuz takvimlerle uyumlu bir şekilde tam ve tutarlı olarak uygulamada kararlıyız ve ülkeler arasındaki dengesiz uygulamayı gözlemleyecek ve buna yönelik tedbirler alacağız. FSB’nin uygulamaya ve reformların etkilerine ilişkin ilk yıllık raporunu memnuniyetle karşılıyoruz. Küresel finansal düzenleme çerçevesinin sağlamlığını gözden geçirmeye ve reformların uygulanmasını ve reformların, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkelere dair dikkate değer öngörülemeyen sonuçları da dahil olmak üzere etkileri ile bunların genel hedeflerimizle devam eden uyumunu gözlemlemeye ve değerlendirmeye devam edeceğiz.”

“Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası vergi gündemine katılımını güçlendirecek çabaları destekliyoruz”

Küresel olarak daha adil ve modern bir uluslararası vergi sistemine ulaşmak amacıyla, iddialı G20/OECD Matrah Aşınması ve Kar Kaydırma (BEPS) Projesi kapsamında geliştirilen tedbirler paketinin onaylandığı belirtilen bildirgede, yaygın ve tutarlı uygulamanın, özellikle sınır ötesi vergi kurallamalarında olmak üzere projenin etkinliğinde kritik öneme sahip olduğu vurgulandı.

“Bu nedenle, projenin zamanlıca uygulanmasını kuvvetle teşvik ediyoruz ve gelişmekte olanlar dahil olmak üzere, tüm ülke ve yetki bölgelerinin bize katılmalarını teşvik ediyoruz” denilen bildirgede, şöyle devam edildi:

“BEPS Projesi’nin küresel ölçekte uygulanmasının gözetimi için, OECD’yi 2016 yılının başlarında, BEPS’i uygulamayı taahhüt eden, gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere, ilgilenen G20 dışı ülkeler ve yetki bölgelerinin eşit bir zeminde katılımıyla kapsayıcı bir çerçeve hazırlamaya çağırıyoruz. IMF, OECD, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası Grubu’nun talep eden ülkelere BEPS de dahil olmak üzere yerel kaynakların mobilizasyonuyla ilgili karşılaşmış oldukları zorlukları aşabilmelerine yönelik uygun teknik yardım sağlama çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz.

İlgilenen G-20 dışı gelişmekte olan ülkelerin uygulama takvimlerinin diğer ülkelerden farklılaşabileceğini kabul ediyoruz ve OECD ve diğer uluslararası kuruluşların çerçevede bu ülkelerin durumlarını layıkıyla yanıtlamalarını bekliyoruz. Vergi sistemlerimizin şeffaflığının geliştirilmesi yönünde ilerliyoruz ve 2017 ve 2018 sonu itibarıyla otomatik bilgi değişimine ve talebe bağlı bilgi değişimine yönelik önceki taahhütlerimizi yineliyoruz. Diğer yetki bölgelerini bize katılmaya çağırıyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası vergi gündemine katılımını güçlendirecek çabaları destekliyoruz.”

“Yolsuzluğa karşı küresel düzeyde hoşgörüsüzlük kültürü oluşturulması yönünde taahhüdümüzü sürdürüyoruz”

Bildirgede, büyüme ve dayanıklılık gündemini destekleyecek şekilde 2015-2016 G20 Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planı’nın etkili şekilde uygulanması yoluyla, yolsuzluğa karşı küresel düzeyde hoşgörüsüzlük kültürü oluşturulması yönünde taahhüdün sürdürüldüğü bildirildi.

Şirketlerin etik ve yolsuzlukla mücadele konularındaki küresel standartlara uymalarına yardımcı olacak Özel Sektörde Dürüstlük ve Şeffaflık G20 Yüksek Düzeyli İlkelerinin onaylandığı aktarılan bildirgede, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Kamu sektörlerimizin dürüstlük ve şeffaflığının temini zaruridir. Bu bakımdan, G20 Yolsuzlukla Mücadele Açık Veri İlkeleri ile G20 Kamu Alımlarında Dürüstlüğün Teşviki İlkelerini onaylıyor ve varlık beyanı çerçevelerine ilişkin devam eden çalışmaları memnuniyetle karşılıyoruz. Rüşvetle etkili mücadelede gerektiği hallerde ve ulusal hukuk sistemleriyle uyumlu olacak şekilde hukuki ve idari prosedürler de dahil olmak üzere uluslararası işbirliğini temel bir araç olarak teşvik edeceğiz ve yolsuzluğa bulaşan görevliler ile onları yolsuzluğa bulaştıranlara koruma sağlanmaması ile varlıklarının geri verilmesini destekliyoruz. Yararlanıcı mülkiyet konusundaki uygulama planlarımızın yayınlanmasını memnuniyetle karşılıyoruz ve bu alandaki çabalarımızı sürdüreceğimizi açıklıyoruz.”

“Hayal kırıklığı devam ediyor”

G20 Liderler Bildirgesinde, 2010 yılında kabul edilen IMF kota ve yönetim reformundaki ilerlemenin gecikmesinin devam etmesinden duyulan hayal kırıklığının devam ettiği bildirildi.

IMF konusunda 2010 reformlarının uygulanmasının en önemli öncelik olduğu belirtilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

“ABD’yi söz konusu reformları en kısa sürede onaylamaya davet ediyoruz. IMF’ye, 2010 Reformu’nun amaçlarını göz önünde bulundurarak, mevcut kota seviyelerini 14. gözden geçirme kapsamında anlaşılan seviyelere en kısa zamanda ve mümkün olduğunca anlamlı şekilde yakınsatacak ara çözümler üzerindeki çalışmasını tamamlaması için çağrıda bulunuyoruz. 14. gözden geçirme, yeni kota formülünü de içerecek 15. kota gözden geçirme çalışmalarında temel olarak alınmalıdır. IMF’nin güçlü ve yeterli kaynağa sahip olması ve kota tabanlı yapısının sürdürülmesi konusundaki taahhüdümüze bağlılığımızı yineliyoruz.

Tüm uluslararası kuruluşların başkanlarının ve üst yönetiminin açık, şeffaf ve tamamen liyakate dayalı bir süreçle atanmasına yönelik uzlaşımızı yineliyoruz ve bu kuruluşlardaki personel çeşitliliğinin artırılmasının önemini yeniden vurguluyoruz. SDR sepeti kompozisyonunun para birimlerinin küresel ticaret ve finans sistemi içerisindeki rolünü yansıtması gerekliliğini yineliyor ve SDR değerleme yönteminin gözden geçirme çalışmalarının tamamlanmasını bekliyoruz. Güçlendirilmiş müşterek eylem ve pari passu (eşit muamele) hükümlerinin uluslararası kamu borç senetlerinde kullanılmasındaki ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. IMF’ye, diğer ilgili taraflarla istişare içerisinde, güçlendirilmiş müşterek eylem ve pari passu hükümlerinin mevcut borç stoklarına dahil edilmesinin hızlandırılması için piyasa tabanlı çözümleri araştırması yönünde çağrıda bulunuyoruz.”

Güçlendirilmiş müşterek eylem ve eşit muamele hükümlerinin uluslararası kamu borç senetlerinde kullanılmasındaki ilerlemenin memnuniyetle karşılandığı aktarılan bildirgede, IMF’ye, diğer ilgili taraflarla istişare içerisinde, söz konusu hükümlerin kullanılmasının teşvikine devam etmesi ve mevcut uluslararası kamu borç stoklarına dahil edilmelerinin hızlandırılmasına yönelik piyasa tabanlı çözümleri daha da araştırması yönünde çağrıda bulunuldu.

IMF ve Dünya Bankasının Düşük Gelirli Ülkeler İçin Borç Sürdürülebilirliği Çerçevesi’ni gözden geçirme çalışmasının beklendiğine işaret edilen bildirgede, “Addis Ababa Eylem Planı’nda vurgulandığı üzere, sürdürülebilir finansman uygulamalarını geliştirmeyi amaçlayan mevcut girişimleri not ediyoruz. Kreditör ve borçlanıcı ülkeler arasındaki diyaloğu geliştirerek kapsayıcılığa katkıda bulunan Paris Forumu girişimini de not ediyoruz” ifadesi kullanıldı.

G20 Liderler Bildirgesinde, tüm ülkelere çağrıda bulunularak, “Ulusal imkanları çerçevesinde, göç krizinden etkilenen ülkelere yardım etme yeteneklerini artırabilmelerini teminen ilgili uluslararası kuruluşlara yapmakta oldukları katkıları artırmaya davet ediyoruz” denildi.

Bildirgede, 2015’in sürdürülebilir kalkınma için kritik bir yıl olduğu belirtilerek, eylemlerin düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümeye katkıda bulunmasını temin etmek konusundaki kararlılığın teyit edildiği ifade edildi.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Addis Ababa Eylem Gündemi’nin dahil olduğu 2030 Gündemi’nin, küresel kalkınma çabaları için kapsamlı, evrensel ve iddialı bir çerçeve çizdiğine işaret edilen bildirgede, şu görüşlere yer verildi:

“Herkes için kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilmesine yönelik çabalarımızda kimsenin arkada bırakılmamasının sağlanması için 2030 Gündemi’nin sonuçlarının uygulanmasına kuvvetle bağlıyız. Kalkınma konusundaki diyalog ve angajmanımızın güçlendirilmesi için G20 ve Düşük Gelirli Gelişmekte Olan Ülkeler Çerçevesi’ni onaylıyoruz. Çalışmalarımızın 2030 Gündemi ile uyumlaştırılması için 2016 yılında bir Eylem Planı hazırlayacağız.”

Bildirgede, bu seneki çalışmaların enerjiye erişim, gıda güvenliği ve beslenme, insan kaynaklarının geliştirilmesi, kaliteli altyapı, finansal kapsayıcılık ve iç kaynakların harekete geçirilmesi gibi alanlarda sürdürülebilir kalkınmayı desteklediği vurgulanarak, “Ürettiğimiz, tükettiğimiz ve sattığımız gıdanın tüm boyutlarıyla ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilir olmasının sağlanmasına yönelik taahhüdümüzün altını çizen G20 Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Eylem Planı’nı onaylıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Küçük ölçekli ve aile işletmeleri ile kırsal alanda bulunan kadınlar ve gençlerin ihtiyaçlarına özel bir dikkat gösterileceği kaydedilen bildirgede, gıda israfı ve kayıplarının küresel ölçekte azaltılması taahhüdünde de bulunuldu. “Gezegeni Doyurmak -Yaşam için Enerji” temasıyla düzenlenen Expo Milano’nun memnuniyetle karşılandığı belirtilen bildirgede, Tarım Bakanlarının, G20 ülkelerinin ve diğer ülkelerin gıda israfı ve kayıplarını ölçebilecekleri ve azaltabilecekleri yöntemlerin iyileştirilmesi için yeni bir platform tesis edilmesine yönelik kararının da memnuniyetle karşılandığı kaydedildi.

Kalkınmada özel sektörün gücü

Kalkınmada ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasında özel sektörün güçlü bir rolü olduğu vurgulanan bildirgede, şu değerlendirmelerde bulunuldu.

“Kapsayıcı iş çağrısı yoluyla düşük gelirli kişilerin ve toplulukların piyasalara alıcı, üretici ve tüketici olarak katılımları için fırsatlar yaratılması yolunda bütün paydaşların ortak çalışma ihtiyacını vurguluyoruz. Bu yıl geliştirdiğimiz G20 Para Transferleri Ulusal Planları, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Addis Ababa Eylem Gündemine uyum sağlamak hedefiyle, para transferlerinin ortalama küresel maliyetinin yüzde 5’e indirilmesi yönündeki taahhüdümüz için somut eylemler içermektedir. Ödemelere, tasarruflara, kredilere ve benzeri hizmetlere erişimi açmaya yardımcı olmak yoluyla finansal tabana yayılmayı geliştireceğiz. Finansal Tabana Yayılma Küresel Ortaklığı (GPFI) içerisinde finansal tabana yayılmaya ilişkin devam eden çalışmaları memnuniyetle karşılıyoruz.”

Enerjiye erişim

Bildirgede, G20 enerji işbirliği prensiplerine odaklanmaya devam edileceğinin altı çizilerek, enerji bakanlarının ilk kez düzenlenen toplantısının memnuniyetle karşılandığı kaydedildi.

Bildirgede, şu ifadeler yer aldı:

“Dünyada 1,1 milyardan fazla insanın elektriğe erişimi olmadan yaşadığının ve yaklaşık 2,9 milyar insanın yemek pişirmek için geleneksel biyoyakıt kullanmak zorunda olduğunun bilinciyle, ilk aşamasında sorunun en yoğun olduğu Sahra Altı Afrika’da elektriğe erişimin iyileştirilmesine odaklanan ‘G20 Enerjiye Erişim Eylem Planı: Enerjiye Erişimde Gönüllü İşbirliği’ni onaylıyoruz. Enerjiye erişimin kalkınmayı sağlamadaki önemli rolünü kabul ederek, Plan, G20 koordinasyonunu güçlendirmeyi ve önümüzdeki dönemde başka bölgelerde de uygulanabilecek olan, uzun vadeli gönüllü bir işbirliği çerçevesi oluşturmayı amaçlamaktadır. Planın bu ilk aşamasında, ulusal ihtiyaçlar ve koşulları da dikkate alarak, politika ve düzenleyici çerçeveler, teknoloji geliştirme ve kullanma, yatırım ve finans, kapasite inşası, bölgesel bütünleşme ve işbirliği alanlarında Afrikalı ülkeler ve ilgili bölgesel ve uluslararası kuruluşlar ile çalışacak ve işbirliği yapacağız.”

Enerji verimliliğini geliştirme, temiz enerji teknoloji yatırımlarını artırma ve bu alandaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerini destekleme konularını da içeren enerjiye ilişkin eylemlerin, iklim değişikliği ve etkileriyle mücadelede öneminin bilincinde olunduğuna işaret edilen bildirgede, “G20 Yenilenebilir Enerji Seçenekleri Listesi’ni onaylıyoruz” denildi.

Bildirgede, enerji verimliliği alanındaki işbirliğini ileri taşımada bu yıl içinde katılımcı ülkeler tarafından kaydedilen gelişmelerin altı çizilerek, “Başta ağır iş makinaları olmak üzere taşıtların emisyon performansı ve verimliliği, ürünler, binalar, endüstriyel enerji yönetimi, elektrik üretimi ve enerji verimliliğinin finansmanı alanlarındaki çalışmaların 2015 yılı sonuçlarını gönüllülük esasına dayalı olarak desteklemeyi kabul ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi

Bildirgede, gaz piyasaları da dahil olmak üzere, şeffaf, rekabetçi ve iyi işleyen enerji piyasalarının teşvik edilmeye devam edileceği belirtilen enerji güvenliğinin artırılması için enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinin ve enerji yatırımlarının devam etmesinin öneminin vurgulandığı kaydedildi.

Yoksulları destekleme gerekliliğinin farkında olunduğu, israfı teşvik eden verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının rasyonalizasyonu ve orta vadede tedricen sonlandırılması taahhüdüne bağlılığın teyit edildiği ifade edilen bildirgede, bu taahhüdü ileri taşıma konusunda güçlü bir ilerleme sağlamak için çaba gösterileceği belirtildi.

Bildirgede, “Enerji Bakanlarımızı ‘G20 Enerji İşbirliği Prensipleri’nin devam etmekte olan uygulaması konusunda 2016 yılında bize tekrar rapor vermeye çağırıyoruz” görüşüne yer verildi.

İklim değişikliği

“İklim değişikliği zamanımızın en büyük sınamalarından biridir” ifadesi kullanılan bildirgede, 2015’in iklim değişikliği ve etkileriyle ilgili etkin, güçlü ve müşterek eylem gerektiren kritik bir yıl olduğunun farkında olunduğu bildirildi.

Bildirgede, Lima Eylem Çağrısında belirtildiği üzere, iki derecenin altı hedefinin teyit edildiği ifade edilerek, şunlar kaydedildi:

“BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) altında tüm taraflara uygulanabilir hukuki bağlayıcılığı olan bir protokol, başka bir hukuki araç veya mutabık kalınmış bir çıktı kabul edilmesi için kararlılığımızı vurgularız. Eylemlerimiz büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecektir. Paris Anlaşması’nın adil, dengeli, iddialı, kalıcı ve dinamik olması gerektiğini teyit ederiz. Paris’te farklı milli koşullar ışığında, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler prensibini yansıtan iddialı bir anlaşmaya ulaşma taahhüdümüzün altını çizeriz. BMİDÇS’nin iklim değişikliği müzakereleri için başlıca uluslararası hükümetlerarası organ olduğunu tekrar vurgularız. Tüm G20 ülkeleri de dahil 160’ın üzerinde tarafın BMİDÇS’ne ulusal olarak niyet ettikleri katkılarını (INDC) sunmuş olmalarını memnuniyetle karşılıyoruz ve henüz sunmamış olanları, bunu Paris Konferansı öncesinde gerçekleştirmeye davet ediyoruz. INDC’lerimizi uygulamaya hazırız.”

Bildirgede, gelecek günlerde Paris’te, ileride izlenecek yolun belirlenmesi için müzakerecilerin, diğer hususlara ilaveten, salım azaltımı, uyum, finansman, teknoloji geliştirme ve transferi ile şeffaflık gibi kilit konuların görüşülmesine yapıcı ve esnek bir biçimde müdahil olmaları yönünde talimatlandırılacağı vurgulandı.

Bildirgede, Paris 21. Taraflar Konferansı’ndan başarılı bir sonuç çıkması için beraberce çalışma kararlılığı içinde olunduğu belirtildi.

“Göç krizi küresel bir endişe haline geldi”

Başlıca insani, siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçlarıyla mevcut göç krizinin boyutu, küresel bir endişe haline geldiğine dikkat çekilen bildirgede, anılan krizin ve uzun dönemli sonuçlarının üstesinden gelinebilmesi için koordineli ve kapsamlı yanıtlara ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

Bildirgede, dünyanın çeşitli bölgelerinde benzeri görülmemiş sayılara ulaşan mülteciler ve yerlerinden edilmiş kişilere koruma ve destek sağlanması ve kalıcı çözümler bulunması yönündeki tüm çabalara yönelik desteği güçlendirmeye devam etmeye kararlı olunduğu ifade edilerek, şunlar kaydedildi:

“Tüm devletleri, mevcut krize mukabelede bulunulmasına katkı sağlamaya ve mültecilerin yeniden yerleştirilmesi, diğer insani kabul yöntemleri, insani yardımlar ve mültecilerin hizmetlere, eğitime ve temel ihtiyaçlara ulaşmasının temini doğrultusundaki çabalar vasıtasıyla krizle bağlantılı külfeti paylaşmaya davet ediyoruz. Yer değiştirmelere neden olan temel sorunlara çözüm getirilmesi ihtiyacının altını çiziyoruz. Bu bağlamda, çatışmalara siyasi çözüm bulunmasının ve kalkınma için artırılmış işbirliğinin önemine de dikkat çekiyoruz. Mültecilerin ve yerlerinden edilmiş kişilerin güvenli ve gönüllü olarak kendi ülkelerine dönebilmelerini sağlayacak koşulların yaratılmasının önemini de kabul ediyoruz.”

Göç ve mülteci akımlarına yönelik uzun vadeli hazırlık ve bu akımların yönetimi için kapasitenin güçlendirilmesini teminen diğer ülkelerle beraber çalışılacağına vurgu yapılan bildirgede, “Tüm ülkeleri, ulusal imkanları çerçevesinde, bu krizden etkilenen ülkelere yardım etme yeteneklerini artırabilmelerini teminen ilgili uluslararası kuruluşlara yapmakta oldukları katkılarını artırmaya davet ediyoruz” denildi.

Bildirgede, özel sektörün ve şahısların da bu uluslararası çabalara iştirak etmeleri yönünde teşvik edildiğine de yer verildi.

Bilgi ve teknoloji konusu

Küresel büyümeye fırsatlar ve sınamalar getiren internet ekonomisi çağında yaşandığına işaret edilen bildirgede, Bilgi İletişim Teknolojilerinin (BİT) kullanımına ve güvenliğine yönelik tehditlerin, dünyada ekonomik büyüme ve kalkınmanın güçlendirilmesi için interneti kullanmaktaki müşterek kabiliyete zarar veren riskler taşıdığının kabul edildiği belirtildi.

Bildirgede, sayısal bölünmeler arasında köprü kurulabilmesi için çaba gösterileceği bildirilerek, diğer alanlarda olduğu gibi dijital ortamda da devletlerin güvenlik, istikrar ve ekonomik ilişkileri geliştirme konusunda özel bir sorumluluğu bulunduğu kaydedildi.

Bildirgede, bu hedef doğrultusunda, hiçbir ülkenin şirketlere veya ticari sektöre rekabet avantajı sağlamak dahil, internet iletişim teknolojilerini kullanarak ticari sırlar veya diğer benzeri gizli iş bilgileri dahil fikri mülkiyet hırsızlığı faaliyetlerinde bulunmaması veya desteklememesi hususunun teyit edildiği belirtildi.

Tüm ülkelerin internet iletişim teknolojilerinin güvenliğini sağlamak üzere, sayısal iletişim bağlamı da dahil olmak üzere, özel hayatın gizliliğine yönelik kanunsuz ve keyfi müdahalelere karşı özgürlük ilkelerini koruması ve saygı göstermesi gerektiğine dikkat çekilen bildirgede, şu ifadeler yer aldı:

“Birleşmiş Milletler’in bu konudaki normların geliştirilmesinde oynadığı temel rolü not ediyor, bu bağlamda BM Uluslararası Güvenlik Bağlamında Bilgi ve Telekomünikasyon Alanında Hükümet Uzmanlar Grubu 2015 Raporunu memnuniyetle karşılıyor, uluslararası hukuk ve özellikle BM Şartı’nın devletlere BİT kullanımın iletiminde uygulanabilir olduğunu teyit ediyor, tüm ülkelerin BİT’in kullanımı konusundaki BM karar taslağı kapsamında sorumlu devlet tutumuna uyması gerektiği görüşünü benimsiyoruz. Tüm tarafların BİT’in güvenli kullanımının faydalarından yararlanabileceği bir ortam yaratılmasına yardımcı olmaya kararlıyız.”

Türkiye’ye teşekkür

Bildirgenin sonuç bölümünde ise “Ekonomilerimizin gerçek ve potansiyel büyümesini yükseltmek, istihdam oluşumunu desteklemek, dayanıklılığı güçlendirmek, kalkınmayı teşvik etmek ve politikalarımızın kapsayıcılığını artırmak için beraber hareket etmeyi sürdürmeye kararlılığımızı devam ettiriyoruz” değerlendirmesi yer aldı.

Sonuç bölümünde ayrıca, “Türkiye’ye G20 Başkanlığı için ve bu yıl başarılı bir Antalya Zirvesi’ne ev sahipliği yaptığı için teşekkür ediyoruz. Çin Başkanlığı kapsamında 2016 yılı Eylül ayında Hangzhou’da gerçekleşecek bir sonraki toplantımızı bekliyoruz. Ayrıca, 2017 yılında Almanya’da bir araya gelmeyi de bekliyoruz” görüşüne yer verildi.

G20 Liderler Zirvesi tarihinde bir ilk -ANTALYA TÜRKİYE

enerji petrol medya -TÜRKİYE  - DÜNYAANTALYA,KEMER - KİRALIK TEKNE,YAT - MAVİ YOLCULUK -A1 (3)



seers cmp badge